Son günlerin en ilginç haberi, ABD’nin Yunanistan’daki askeri üslerini artırmasıdır. Bu başlık tabii ki sadece benim değil, görsel, yazılı ve sosyal medyaların, özellikle de havuz medyasınındır. Olay ABD ile Yunanistan arasında görünse de, çok fazla iç içe sınırlarımıza istinaden Türkiye’nin de yakından ilgisindedir. ABD eyaleti mi derken, özellikle bizlerin geçmişteki durumuza bakarak gerçekleri görmemiz gerekiyor.
Konuya “Ben sade bir vatandaşım” diyerek başlamak istiyorum. Evet, ben politikacı değilim ama hayata dair düşüncelerimi yazan sade bir vatandaşım. Yakın gelecekte olacak sınır sıkıntıları ile bu gün yaşadığımız enflasyondan daha fazla ilgilenmeliyiz. Yıllardır hemen her gün şehit haberlerini duyunca yüreği sızlayan sade bir vatandaş olarak böyle bir konuyu terör yıkımlarında beka derdimiz var diye yaygara koparan değil, baştan çare bulacak yönetimler olsun istiyorum.
Son 20 yıl boyunca inanç sömürüsü ile kul hakkını unutturup, gösteriş ve saltanat yönetimleri sonucu ekonomik çıkmaza girdik. İstihdam ve ekmek parası yerine, rant ve yandaş korumayı tercih ettik. Yapılan köklü yatırımları, sandık algısı için kullanıp, maliyetini düşünmeden, halkı 20-30 yıl ileriye borçlandırdık. On milyon sığınmacıyı beslemek için kara gün akçelerimizi harcadık. Adı belirsiz vergileri ödeyen bu millet, böyle bir sonu asla hak etmemiştir.
22 Mayıs 2022 tarihli bir önceki yazımda, ülkemizin 1952 yılından beri NATO içinde üzerine düşenden çok fazlasını yaptığını ve dayanışmadan yararlanmadığı halde birde cezalara maruz kaldığımızı yazmıştım. Böyle bir savunma işbirliği içinde olunmasına özen gösteren Türkiye, ABD destekli terör örgütü ile yılları heba etmektedir. Ayrıca yine ABD destekli inanç çetelerini saf dışı bırakmayı başaran bir toplum olabilmeliyiz.
Yunanistan, ABD’nin 52. Eyalet mi olur yoksa 2. Poto-Riko mu olur, o kendi bileceği iştir. Ama biz ABD ile 76 yıl müttefik ve 70 yıl da NATO beraberliğine rağmen, hep düşmanlık gördük. Bir kez daha sıralayalım düşmanlıkları; Kore savaşındaki tuzak, 1946 yasakları, darbelerin desteklenmesi, zorunlu ihtiyaç maddelerinin bağımlılığı, yani nereden bakarsak bakalım zararımıza olan beraberlik yaşadık ve yaşıyoruz.
Müttefik olmak dost olmak demektir. Belki ben yeterince anlayamıyorum ama en azından karşılıklı çıkarların dikkate alınmasıdır. Onlar ne yaptı, işlerine gelince yüzümüze güldü, gelmeyince gözümüzü oydu. Böyle dostluğa olmaz olsun denmez mi? ABD dostluğu kimleri memnun etti? Üç beş siyasetçi ve tarikatçıyı, çünkü aralarındaki anlaşmaların zararı da olsa fark etmiyor. Varlıklarını ve koltuklarını korumanın yegâne çıkar yoludur.
Kötü dostun elbette mağdurları olur. Bunlar, başına çuval geçirilen asker, darbelerde ziyan olan gençler, ekonomik ambargolardan zarar gören çalışanlar, Meclisi saldırıya uğrayan millettir. Millet, gövdesini siper ederek ihaneti önlemesini biliyor. 15.07.2017 de 250 şehit veriyor ama hak edilen paranın neden verilmediğini bilemiyor. Çünkü yönetenler şeffaf değildir. Aldıkları yetki ile hovardaca harcıyor ama hesap vermiyor. Hesap sormamak kaydıyla yetki veren milletler, sermayeyi kediye yükleyen esnafa benzer. Oyunu makarna ve kömürle değişen seçmenden de, fazlası beklenemez.
28 Mayıs 2022
Hüsnü ARSLAN