Öğretmenlerin Kademe Sınavı

Son günlerin kargaşalı ortamından nihayet Öğretmenler de nasibini aldı. Öğretmenin işi eğiterek öğretmek, topluma uzun vadeli katma değerler yetiştirmektir. Toplumsal gelişme için çok önemli ihtiyaç olan bu hususa en çok değer veren liderimiz, kuşkusuz Atatürk’tür. O, Türk toplumunun asırlar boyu bilim ile tanışmadan yaşadığını görmüş ve işini ideali kabul eden öğretmenleri yetiştirmek için özel bir çaba harcamıştır.

Geçmişin öğretmenleri; Ana, İlköğretim ve Ortaöğretim okulları için bölüm ve dersler bazında ihtisaslaşmış MEB’na bağlı öğretmen yetiştirme kurumlarında yetiştirilirdi. Günümüzdeki öğretmenler işe, yine bölüm ve ders bazında ihtisaslı, üniversitelere bağlı eğitim fakültelerinde yetişiyor. Artık tüm öğretmenler, ilgili fakültelerin lisans bölümünde yetişiyor ve isteyenler üst lisanslara katılarak fark yaratmaya çalışıyor.

Cumhuriyetin kuruluşunda Tanzimat dönemlerinden devam eden sınırlı sayıda kent okulları asıl ve vekil öğretmenler ile başlayan eğitim seferberliği, 1945 yılında ki ilk Köy Enstitüleri mezunları ile de hız kazanmıştır. Köylerde 5 yıl kadar görevden sonra Eğitim Enstitülerine girip 2-3 yıl da mezun olanlar ile Ortaokul ve Lise öğretmenliği karşılanmıştır. Yaklaşık iki binli yıllara böyle gelindi ve bu üççeyrek asırda başarısız olmayan nesiller ülke kalkınmasının yüz akı oldular.

Bu dönemlerin Öğretmenleri büyük özveri ve performansları ile Atamızın ilkelerine bağlılıklarını göstermişlerdir. Onların pek çoğu emekli oldukları hatta ebedi hayata göç ettikleri için artık eğitim camiasında değiller. Onlara, minnet, saygı ve sevgiler borçluyuz. Çocukluğumdaki çevrede okuyarak, sadece öğretmenliğe ulaşma hayalim mümkündü ama o da olamadı ama askerlik dolayısıyla iki yıl öğretmenlik yaparak başarılı olmaktan mutluyum

Öğretmenliğin sınav sıkıntısını anlatırken, asla haddimi aşmak istemem. Bu kutlu görev,  evvelden beri siyaset bataklığından zarar görmüştür. Son yirmi yılda, MEB’nın omurgası olan Talim ve Terbiye Kurulu yazboz tahtası, bu sınav da tam olarak silgisi olmuştur. Öğretmenliğin son halinin durumunu bilmiyorum. Sonuç olarak bildiğim, Öğretmenlik çok şey bilen değil, öğrencisine alabildiği kadar bilgiyi verebilendir.

Görüyoruz ki Öğretmenlik, öğretmen okullarında öğrenilenden çok işbaşında gelişen ve ifa edilen bir görevdir. Başarının ölçüsü yetiştirdiği öğrencilerin sonraki okul ve kurumlardaki başarılarıdır. Devlet yönetiminde olanların bu çok önemli takibi layığı ile yapması öğretmenlerinin liyakatini ölçüp değerlendirmesidir. Bakanlık yandaş kayırma kurumu olduğu sürece, öğretmenin de şevk ve heyecanı biter. Yapılan sınavın adı da sadece yandaş kayırma sınavı olur.

Atatürk, muasır medeniyet hedefi ile eğitim seferberliğini başlatırken, ait olduğu bakanlığın başına “Milli” sözcüğünü boşuna getirmemiştir. Eğitim ve Öğretim Millete verilen kutlu bir görevdir. Yani, şu veya bu partinin görevi değildir. Bu ilkeyi çiğneyen vatana ve millete ihanet etmiş, ayrıca öğretmenin sıradanlaştırılması, tutunulan dalın kesilmesi sayılır.

21 Kasım 2022

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın