Gizli Duruşma

Hâkimler duruşmalarını bazen gizli yapma ihtiyacı duyuyorlar. Sanırım bu durumu gerektiren sebepler var ama sınırlandıran, adliyeyi az tanıyıp basından bilgilenmektir. 30 Ocak 2023 de İstanbul Anadolu Adliyesinde, açıklamaları altta yapılacak olan bir cemaatçinin küçük yaştaki bir kız çocuğuna taciz iddiası duruşması ve son anda gizli yapılmasına karar verilmesidir. Toplumumuzun hassaslaşmış böyle bir konusuna gösterilen ilginin, bu vesile ile duvara toslamasını kendimce yorumlamak istedim.

Son yazılarımda, tarikat ve cemaatler üzerinde fazlaca durmuştum. Önceleri anayasa yasaklısı olan ve sonra birilerinin himayesi ile demokrasi gölgesine getirilip serbest kalan bu oluşumlar, bir asırlık cumhuriyetimizin en çok tartışılan yerleri olmuştur. Öncelikle kısaca neden tartışıldıklarını açıklasak iyi olacaktır.

Cumhuriyet yasa ve ilkeleri ile hala yasak olan köleliğin de serbest olmasını istiyorlar. Din eğitimi bahanesi ile yakınlaştıkları çocukları açıkça taciz ediyorlar. Tanrı ile kul arasına girip, bilirkişi karşılığı para ve hizmet bağışı almak istiyorlar. Yasaları delip,  9 yaşındaki kız çocukları ile resmen evli olmak istiyorlar. Girişte sözü edilen dava, sapık olabilecek bir cemaatçinin altı yaşından itibaren evli görünüp taciz duruşması olmasıyla önemi ve hassasiyeti vardır.

Arkadaşımız olan hâkimlerin konuşmasından, demokrasiye bağlılıkları ve kimsenin etkisi olmadan adaletin oluşması için çaba harcadıkları anlaşılıyor. Demokrasinin olduğu her toplumda yargıçlardan ve yargıdan beklenen zaten budur. Maalesef ülkemizde yapılan/yaptırılan sivil ve askeri darbeler, toplumu demokrasi dışına itip, “Siz Ortadoğulusunuz, demokrat olamazsınız” dayatmasına dönüşüyor. Ve ne yazık ki, koltuk sevdalısı siyasiler ile asalak din tacirleri, bu düşmanlığa odun taşıyor.

Evet, cumhuriyet tam bir asır önce milliyetçilik ile başladı sonra temel ilkeleri, tam bağımsızlık hedefleri ve demokrasi ile devam etti. Ama sonumuz bu günkü gibi değil,  demokrasinin özümsendiği bir Avrupalıya eşdeğer olması gerekiyordu. Keza yargımız ve adaletimiz de öyle, sınırlarımız ve vatanın her yerinde güven olmalıydı. Yargı da Hâkim ve Savcıların işine müdahale eden hadsizler olmamalıydı. Bu yüzden, ülkemiz ve vefalı olan milleti, böyle bir sonu asla hak etmemiştir.

Bir asırlık Cumhuriyetimizin olabildiğince özetini yapmak istiyorum. İlk çeyreğinde hak, adalet ve hürriyetin yolu açılmış, milyarlarca US $’ı Osmanlı borcu ödenmiş, yüzlerce milli tesis ve işletmelerinde üretime geçmiştir. Son üç asırda, mandacılık vesayeti ile demokrasiye geçebileceğimiz istenmiş, itirazlarımız olunca, darbeler olmuştur. Sınırlarda devamlı, kentlerde arada bir terör tehditleri olmuştur. Devlet görevlilerinin yarısı FETÖ’cü olup, diğer yarısına hükmeden durumuna gelmiştir.

Bu ortama izin verenler seçilenler ile Yargıdır. Sonuç, 15 Temmuz 2016, bitti mi? Hayır! Üzülerek belirtelim ki bu gelişmelerin sorumluları Hâkimler ve Savcılardır. Eğer onlar kandırılmasaydı, İktidar dahil hiçbir kurum ne ergenekon’a, ne kozmik odaya, nede 15 Temmuz’a cesaret edemez ve 250 insanımız yitirilmezdi. Artık olan olmuş, kalan tek çaremiz var o da, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde uyanık olmaktır.

01 Şubat 2023

Hüsnü ARSLAN

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s