Helallik İstemek

Büyük deprem felaketimizin 22.günü, Sn. Cumhurbaşkanı’nın Adıyaman ilindeki konuşması ile “Helallik” konusu yeniden gündeme gelmiştir. “Olayın başlarında sizlere yardımda biraz gecikilmiştir.”itirafı kabullenilebilinir ama helallik istemek, olan oldu artık yapacak bir şey yok demek gibi olmaz mı? Bu yüzden konuyu, afetin etkileri içinde olmasak ta, acılarını duyanlardan olarak ele almak istiyorum.

Helallik, manevi bir değerlendirmedir. Yasal sorumluluk taşıyan devlet görevlileri, mağdurları bu şekilde teselli edemeyecekleri görüşündeyim. Çünkü olay, herkesçe görülüyor ve biliniyor. O zaman yetkililere düşen görev, işini ihmal edenlere adli soruşturma açtırıp, sonraki benzeri olaylarda aynı hataların yaşanması önlenir. Eğer yetkili bunu yapamıyorsa, göreve yapılan atamada liyakat yerine yandaşı getirmiş olmasına dayanır. Umarım, hiç olmazsa yanlış kararın pişmanlığı duyuluyordur.

Bana göre seçilerek devlet görevine gelmiş olanların içine sindirmesi gereken üç sözcük var, bunlar Vefa(İyiliği unutmamak), Özveri(Fedakâr olmak) ve Liyakat (Göreve ehil kişileri atamaktır). Bu yazımızda, Liyakat üzerinde duracağız. Liyakat, eğitim ister ve her eğitim kurumu yetiştirdiği elemanına diploma belgesini bunun için verir. Liyakat, deneyim ister. Özellikle uygulama imkânları kısıtlı okulların mezunları deneyimsiz sayılır. Çünkü verimlilik için sadece eğitimin yetmediği görülmüştür.

İstihdam azalıp iş isteyen çoğalınca, liyakatin ölçümü sınavlardır. Bir üst eğitim kurumlarına geçişte LGS, YKS ve ALES gibi sınavlar olduğu gibi, KPSS gibi sadece görev üslenmenin sınavlarını biliyoruz. Özellikle görev üstlenme “KPSS” sınavından sonraki sözlü sınav(Mülakat) üzerinde durmamız gerekiyor. Bu sınav. Bazı görevler için çok önemli, örneğin MİT hizmeti gibi ama bu, iktidar partisinin yandaşı bibi olursa açıkça felakettir. Sanırım Kızılay ve AFAD sıkıntısı buradan gelmektedir.

Kızılay’ın, 155 yıllık geçmişi var ve bu uzun sürede olağanüstü güven kazanmış ama bu güven son 20 yılda aşınmıştır. Yardım kurumu dahi olsa, güveni kazanmak zor, kaybetmek ise çok kolaydır. Geçmişin AKUT’u çok büyük başarılara imza atmıştı ve görevlilerine kulp takılmış. Sanırım günümüzdeki AHBAP da aynı sonucun kurbanı oluyor. AFAD’ın 14 yıllık mazisi az değil ama güven yetersizdir. Bu durumda özeller ile devlet barıştırılıp başarıların artırması gerekmez mi?

Ülkemizde, koltuğa oturmayı ölene kadar hak gören demokratlara karşı darbelerin demokrasiye zararlar vermesine rağmen, iyi ya da kötü sonuçları oluyor. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), iyi örneklerden biridir. Sonra, plan, pilav olunca ve ben yaptım oldu denince, DPT’de yok olmuştur. Mesela, son 7-8 yılın on milyon dış göçü ve saltanat uğruna korunan yandaşlar, ekonomik çöküşümüze sebep olmuştur.  

Salgın ve Deprem gibi felaketler bastırınca, gücünü tüketmiş Kızılay ve AFAD gibi kurumlarımızın itibarları da zayıflamıştır. En çok zararlılar ise devleti yönetenlerdir. Dolayısıyla kötü gidişi durduracak olan halkımızdır. Çünkü zararları karşılayan, hani sıkça hatırlatıldığı gibi, ülkenin gerçek patronlarıdır.

28 Şubat 2023

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s