Tarikatların Hedefleri

Bir önceki “Tarikatların Reklamları” başlıklı yazımızda, ülkemizdeki tarikatların mevcut durumlarını gösteren bir listemiz vardı. O listemizdeki tarikat, cemaat ve guruplara doğrudan girmiş ve onların aile bireyleri olarak dolaylı girenlerin sayıları bilinmiyor. Zaten bilinmesini de istemiyorlar, çünkü geçmişteki yasaklardan dolayı, dünya kamuoyu bunlara sıcak bakmıyor. Buna rağmen değişik güçlerin koruyup yaşattığı ama hedeflerinin güvensiz ve düşmanca olduğu biliniyor

Listedeki örgüt kümeleri; 9 tarikat, 66 cemaat ve 16 gurup, yani sayıları az değildir. Bilinen 91 kümede, bilinmeyen üye sayısı hiç açıklanmamıştır. Her seçim öncesi Cumhurbaşkanı oralara gidip destek istediğine göre, 60 milyon toplam seçmen sayısının %10’u, 6 milyon olabilir. Tabii ki, doğruysa bu rakamda az sayılmaz.

Tarikatlar, asırlardan beri Ortadoğu halkının karanlık örgütleridir. Tarikat diyerek geçiyoruz ama cemaatleri ve gurupları da farksızdır. İslamiyet’ten önce de varmış sonra da, hala da varlar. Üstelik İslamiyet sonrası dini öğretme görevi üslenerek avantaj yakalamışlar. Milyonlarca insanın parasını emeğini alarak, çalışmadan, yorulmadan paşalar gibi yaşamışlar yaşıyorlar.

Ülkemizdeki tarikatların harcamaları ve yaşam seviyelerinden, yanlarındaki halkın ödemeleri ile karşılanmayacağını anlamak zor değildir. Bazıları yönettiği yurtlardan, bazıları da müteahhitlik benzeri kaynaklardan yararlanıyorlar. Bazıları daha da ileri giderek dış güçlerin talimatlarını yerine getirip açık yardım ve kara para yoluyla büyük imkânlara kavuşuyorlar. En açık örneği FETÖ olayıdır ve bu olay diğerlerini açıkça şaibelendirmiştir.

Her seçim öncesi siyasetçi ile tarikatçı buluşmaları hakkında bir açıklama olmuyor ama siyasetçilerin beklediği sandıktaki oylar, seçmenin beklediği devlet kurumları görevlisi olmak ve tarikatçının beklediği devlet kurumlarının taşeron işletmecisi olmak istemesini anlamak zor değildir. Buradan giderek devlet kurumları işçilik yönetimi hangi tarikatların elinde olduğu söylemleri doğrulanmış oluyor.

Demokrasi öncesinde, halkı sorunsuz yönetmek için Kral, Şah ve Padişahlar, Şeyh, Şıh, Molla ve ağaları yaşatmıştır. Böylece tarikatların beklenti ve hedefleri bellidir. Demokrasi sonrası bir toplumun, o karanlık örgütlerin kumpaslarına kapılmadan ve de o tehlikeye karşı duracak yönetenleri seçmesini bilmelidir.

Toplumun, kendini, ülkeyi yönetmek için seçtiklerine daha büyük görevler düşüyor. Bu örgütler ve köleleri oyları ile koltukta kalmanızı sağlayabilir. Ama buna karşılık, bekamızı ve kaderimizi etkileyen riskleri olduğu açıktır. Buda bizlere özverili olmayı zorunlu kılıyor. Çünkü bu vatan hepimizin mekânıdır. Mekânlardaki huzurun yararlarını anlatmaya gerek var mı?!

07 Ocak 2023

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın