Kahramanmaraş ili Pazarcık merkezli 6 Şubat 2023 günü gece 04,17 de 7,7 şiddetli birinci deprem, 9 saat sonra bu kez Elbistan merkezli 7,6 şiddetinde ikinci deprem ile 10 doğu ve güneydoğu ilimizi etkilemiştir. Buralarda taşın taş üzerinde kalmayacağı “kıyamet” hali gerçekleşmiş ve üç ay süreli OHAL ilan edilmiştir. Bu gün üçüncü gün, hala enkaz altındaki yakınlarına seslerini duyurma haykırışları devam ediyor.
Depremden etkilenen on il Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kilis, Adana ve Osmaniye’dir. Böyle hallerde mutlaka bazı önlemler alınması gerekiyor ama asıl olan önlemlerin olaydan önce alınıp, zarar ve sıkıntının azalmasını sağlamaktır. Bir gazete yazısı “OHAL, BUHALİ örtmez” başlığı ile en doğru eleştiriyi yapmıştır. Çünkü Pazartesi, Salı ve Çarşamba, bu gün 3. gün, konutların tamamına yakını yerle bir olmuş, bazıları tuz buz denilecek kadar ufalanmış enkazların altından ses beleyenlerin çaresizlikleri sürüyor.
Sözü edilen on ilin yoğun yerleşim yerlerindeki manzaraları hiç hoş değildir. 5-10-15 katlı binaların bazıları yıkılmamış ta olsa güvensiz görünüyor. Bunca kötü yapılaşma, geleceğe ders çıkarma adına soruşturulmalıdır. Aralarında çok az eski binalar sağlam ama üç beş yıllık olanlar haşat olmuştur. Binaların yapımında hırsızlık olduğunu görmek için uzman olmaya gerek yoktur. Seçimde meydanlara çıkıp, halk adına devleti yönetme ve denetleme görevi üslenenlerde, en az kötü iş yapanlar kadar suçludurlar. Çünkü inşaatı denetleme görevi açıkça ihmal edilmiştir.
Ülkemizdeki deprem olayı son 200 yılda bilinen bir gerçektir. Önceden ilahi kader denip sineye çekilmiş ama giderek her millet gibi çareler aramamız gerekirdi. Artık nereden ne ölçüde deprem olacağını belirleyen bilim adamlarımız vardır. Ama hala onlara kulak verip gerekli önlemleri planlayacak siyasetçilerimiz yoktur. Bazan kara gün akçeleri biriktirilir, bu hazır parayı savuran ve saltanat sürenler de vardır. Bu gün onların cezasını çekiyor ve hala demokrasiye göre seçim yapmayı bilemiyoruz.
23 yıl önceki Gölcük depremi sonrasında, aylar-yıllar süren televizyon konuşmaları bir kulaktan girmiş öbür kulaktan çıkmış. Ayrıca, değişik yerlerde olan depremlerin uyarısı az gelmiştir. Bunları anlamamak, dünyanın acıyarak ve kötü örnek ülke/millet olduğumuz demektir. Oysa biz gururlu bir ülkeyiz, peki, gurursuzluğu neden sineye çekiyoruz, 60 milyon seçmenin sandığa gitmeden durumu düşünmesi gerekmez mi?
İnancımıza göre kıyamet, “Topluca ölümden sonra dirilip kalkmak ve Tanrı huzuruna çıkmaktır.”. Tüm uhrevi dinler, hatta uzaklardaki ilkel dinlerin kıyameti kendine göre tanımlaması vardır. En sonu ve en kapsamlısı İslamiyet mensupları, bu ilahi kaderdir diyerek önlem almaması, özellikle kendi adımıza gaflet ve akılımızı kullanamamaktır. Allah akıl fikir versin desek eksiğimiz yok ne diyelim bilmem ki?
Son üç günde yaşadıklarımız, dünyada ender rastlanan büyük acılardır. Güçlüklere karşı direnci büyük bir milletiz. Mesela, on yıldır savaş yıkımı olan Suriye’de, son üç gündeki manzaralar ve sıkıntılar yaşanmamıştır. Kimse Suriyeli göçü istemezken biz 5-10 milyon göçmeni besledik ve halada besliyoruz. Üç gündür soğukta kalanlara, ilk koşması gereken Kızıay’ımız nerede? OHAL, bu hali örtmeze kulak vermemiz gerekir.
08 Şubat 2023
Hüsnü ARSLAN