Cumhuriyet Ayı

Cumhuriyet’in ayı yılı olur mu demeyin, bizim için oluyor, çünkü cumhuriyet ile tanışmamızın üzerinden henüz bir asır geçti ama hala daha önceki deli/veli sultanlığa heveslilerin ülkeyi yöneten olması, 29 Ekim 1923 de kurulan cumhuriyetin önemini artırmaktadır. Umarım bu gericiliğe heveslilerin emellerine ulaşmasına fırsat vermeyiz. Aksi halde geleceğimizin kötü kaderini göğüslemek zorunda kalırız.

Anadolu Türk toplumunun en etkili ve uzun süreli yönetimi kuşkusuz Osmanlı’dır. Uygarlığın devamı için toplam 621 yıllık sürede ve ardı ardına 36 sultanın aynı tahtı paylaşması, akıllıların başarıları veya delilerin başarısızlıkları tarihi kayda geçmiştir. Orta çağ yönetimlerinin bu tür olumsuzluklarını aşmak isteyenler çareler aramış ve kararlarına ortaklar bulmaya çalışmışlardır.

Bu duruma, Osmanlıda geç kalınmış olup, çeşitli zorlamalar ile sınırlı da olsa, Sultan Abdülmecit’in, Hariciye Nazırı Mustafa Reşid Paşa’ya 3 Kasım 1839 da okuttuğu ünlü Tanzimat Fermanı “Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu” ile çare bulunmaya çalışılmıştır. Kabul edilen Tanzimat hareketi, görünen yüzüyle devlet işlerinde bozulan düzeni yeni baştan tesis etme amacındadır. Askerî, mülkî ve hukukî alanlardaki reformlar, siyasi düzen değişikliğinden öteye geçip, Türk düşünce sisteminde de köklü bir değişme zemin hazırlamıştır.

 Yani Tanzimatlar döneminde saray ve erkânı, akil kişilerin düşüncelerini göz ardı etmemiş ama tükenişini de önleyememiştir. Bu gidişat ile Cumhuriyete gelindiğinde, Atatürk ve arkadaşlarının, Tanzimat önderlerinin düşlerini hayata geçirmeğe özen göstermişlerdir. Cumhuriyet ve ilkelerinin kabulünde zorluklar olabileceği doğaldır. Çünkü asırların bağımlılığı hemen bitmeyeceği gibi hala da devam etmektedir. İşte bu kapsamda Cumhuriyetin ilanı, hukuksal olarak İkinci Dönem TBMM’nin 29 Ekim 1923 günü gerçekleşen oturumunda Mustafa Kemal’in hazırladığı anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesiyle Türkiye Devleti’nin yönetim biçiminin cumhuriyet olacağı belirlenmiştir.

Cumhuriyetin ilanı, kurumlarının mekânları ve işleyiş sistemleri sırasıyla hazırlanıp, Anadolu’nun bozkır Ankara’sında hayata geçirileceğini hiçbir millet beklememiş ama pür dikkat takip etmiştir. Evet, böylesine beklenmedik bir oluşumun ortaya çıkması ilk şaşkınlık olmuştur. Çünkü bu milletin kimseden yardım istemeden böylesine bir köklü oluşumu başarması, ilk kez dünyayı ürkütmüş ve çarkları tersine çevirmek için kolları sıvamışlardır.

Tüm bunlardan anlayabildiğimiz en önemli sonuç, milletlerin hala yanımızda değil,  karşımızda olduğu, yani bu düşmanlık zaten vardı ve devam ettiğidir. Evet, bunu zaten hepimiz biliyorduk ama şu veya bu nedenlerle ya da çıkar uğruna bilmez olduk. Aslında bu düşmanlığı yenmenin yolu, “Bizi bizden başkası düşünmez” diyerek, milli duygularda bütünleştirmektir. Ne yazık ki bunu da hiç birimiz yapamıyoruz.

“Birlikten kuvvet doğar” sözü, ne güzel değil mi? Peki, bu güzellikleri görmeyen kim? Bu da oldukça açık, halkı kutuplaştırıp koltukları kapanlardır. Özveri yok, liyakat yok, hesap veren yok, adalet yok, üretim yok ve değirmenin suyunun nerden geldiğini bilen de yoktur. İşleri güçleri yalan üstüne yalan ile algı yaratmaktır. Bu yüzden Cumhuriyetimiz dertlidir. Bir sonrasında, “demokratik cumhuriyet” dediğimiz ama dertli cumhuriyetimizi anlatmak istiyoruz.

01 Ekim 2022

Hüsnü ARSLAN

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s