Kurtuluş Ayı

25 Ağustos 2023 tarihli yazımda, Ağustos ayı için “zafer ayı” demiştik. Evet, 26 Ağustos 1922 de başlayan “Baş Komutanlık Meydan savaşı” Kurtuluş savaşını sona erdirmiş, buna bağlı olarak 30Ağustos tarihi de, “Zafer Bayramı” milli bayram günü ilan edilmiştir. Görülen o ki, 30 Ağustos da büyük zafer kazanılmış ama işgal edilmiş illerdeki düşmandan temizlenmesi Eylül ayında olabilmiştir. Örneğin, İzmir 09 Eylül, Bursa ise 11 Eylül’ dür.

Aslında kurtuluş günlerimiz sadece Eylül ayı ile sınırlı değildir. 01 Kasım 1922 de, 623 yıllık Osmanlı saltanatı,  TBMM kararı ile sona ermiştir. Osmanlı, Türklerin 15. devleti olduğu ve soyuna yakışır nitelikte devam ederken melezleşip aslını inkâr ettiği gerçeğini göz ardı edemeyiz. Nitekim 13 Kasım 1918 de, son Osmanlı şahanesi, ya da biçaresi marifeti ile davet edilen İngilizler, yaklaşık beş yıl kaldıktan sonra 06 Ekim 1923 yine Atatürk’ün girişimi ve Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birliklerinin, 6 Ekim 1923’te tören eşliğinde İstanbul’a girmesiyle sona ermiştir.

Aradan bir asır geçmesine rağmen, siyasi emelleri için küçümsedikleri 24 Temmuz 1923 Lozan anlaşması uyarınca, 23 Ağustos 1923 de başlayan İngilizlerin İstanbul’u boşaltılması 04 Ekim 1923 bitmiştir. İşte Lozan anlaşmasının ilk meyvelerinden biri de İstanbul’un kurtuluşudur.  Maksatlı olarak karalamaların amacı inkârcılık ve kötü niyet sayılmaz mı? 24 Temmuz 2020 de Ayasofya’nın yeniden ibadete açılışında kılıç kuşanıp tarikat temsilcisi edasıyla hutbe okuyan Diyanet İşleri Başkanı’nın amacı ne?

Demek ki, bu tür saldırıların en kısa tanımı, ulusal değerlerimize saldırı, ya da milli değerlerimize eskiden beri düşman olan arap bozuntularına hizmettir. Yani, tarikat ve cemaatler, Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine tümüyle karşı olmak için demokrasiyi araç olarak kullanmış ve sırtlarını dış düşmanlara dayamış ihanet çeteleridir. Her vesile ile anımsatıyoruz, FETÖ bunlardan sadece biridir. Bu memlekette daha yüzden fazla FETÖ’ler vardır. 21.yy ilk çeyreğinde 6 milyon köle seçmen, tümüyle bakarsak 10-15 milyon toplam kölemiz var demektir. 85 milyon olması için mi bekliyoruz?

Arap sevdalıları sürekli çoğalmakta ve devamı için de, inancımız alet edilmektedir. Siyasetten uzak kalması gereken camiler ve kışlalar siyaset alanı haline getirilmiştir. Amaçları, ülkedeki birlik ve bütünlüğü dağıtmak, benden yana olan veya olmayan ile daha varlıklı olmaktır. Çalışan nüfusun  %60-65’i asgari ücretlidir. Çalışması gereken nüfusun %40’ı işsizdir. Bunların amacı arap toplumuna benzemek ise o da ihanettir.

Arap toplumları aciz, cahil ve sefildir. Bizdeki tarikatların istediği de budur. Çünkü köleliğe en uygun toplum demektir. Buna eklenen bir avuç zengin, karın tokluğuna adam çalıştırmak için daha çok sığınmacı olsun istiyor. Ama on milyondan fazla sığınmacı giderlerini emekli ve asgari ücretlilere yüklüyorlar.

Eğitimimizdeki sistem imam yetiştirme esasına göredir. Hiçbir imam okulu İslam’ın temelinde olduğu iddia edilen sosyal adaleti öğretmiyor. Programa koysa bile tarikat yüzeyselleştiriyor. Çünkü İslam’ın o derinliğine vakıf olan imam, köle için cennete bilet kesen şeyh’e karşı olacağını biliyor. Umarım milletimiz bir gün bu kepazelikten de kurtulmuş olacaktır.

15 Eylül 2023

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın