Demokratlık iddiasındaki iktidar mensuplarımız, kötü giden işlerine başaramıyorum demez ve kılıf uydurur. Bu kılıfın adı da çoğunlukla “Dış Güçler” olur. Öyle ya, onlar, seçenlerin güveni ile her şeye muktedir ama nedense dış güçler ile mücadele edemez ve bu durumu seçmeni ile de paylaşamazlar. Bu nasıl demokratlık ise, hani şu ünlü sebep ve sonuç tezleri var … Dış Güçler yazısını okumaya devam et →

Artık haberlerde, Napolyon felsefesi ile konuşuluyor ve sadece muharebelerde değil,  tüm savaşları kazanmanın şartı “Para, Para, Para!” deniliyor. Bu sözcüklere yabancı değiliz, yetmişli yıllarda Senar Yurdatapan'ın yazdığı, validesi Ruchan Çamay ile Cici Kızlar’ın seslerinde meşhur olmuş şarkıdan, birde televizyonlara çıkıp hepimizin anladığı şekilde anlatan ekonomistlerden duyardık. Ama artık, yirmi yıllık iktidar sayesinde, pazar ve market haberleri ile duyuyoruz. Para, … Para yazısını okumaya devam et →

Nihayet muhalefet sokaklara çıkıp, her kesimden insanların sıkıntılarını ve dertlerini dinliyor. Muhalefet asli görevlerini yamakta gecikmiştir. Halkımız birilerine iyi dediği zaman onların kötü yanını görmekte gecikir. Hele alnı yere değdi diye seçmişse, işleri daha da güçleşir. Bu yüzden günün iktidarı, 20 yıl aralıksız koltuklarında kalmayı başardı ama her zaman ve her konuda uçurumun uç noktasında … Uçurumun Uç Noktası yazısını okumaya devam et →

Bu yıl, kurucu liderimiz Atatürksüz geçen 83. yılıdır. Kendi deyimi ile onun en büyük eseri “Cumhuriyet Türkiye’sidir”. Çünkü o, savaşla kazanılan Türkiye’yi, demokrat, çağdaş ve tam bağımsızlık hedefi ile dünyaya kabullendirmiş, başlattığı reformlar ile halkına teslim ederek ebediyete göç etmiştir. Evet, konumuz Atatürk’ümüzdür. Ben, 82 yaşa gelmiş sade bir vatandaşım. Bir asır sonra bu gün … On Kasım yazısını okumaya devam et →