Darbelerin Acı İzleri

İlki 27 Mayıs 1960 da başlayan darbelerimiz, alışılmış ifade ile on yılda bir tekraren devam etmiştir. Dün en çok iz bırakan 12 Eylül 1980 darbesinin 42.yılıydı. Bu darbe ve diğerleri her anılışında, hatta her konu edilişinde çok şeyler söylenmiştir. En son darbe girişimi ise 6 yıl önce 15 Temmuz 2016’daydı ve bayramı da devam etmektedir. Darbelerin tamamı, ülkemiz ve milletimizin yüz karasıdır. Herkes işine geldiği gibi çekiştirir ama kimse arka planlarına bakmaz, umarım tarihi gereği gibi yazılıyordur

Darbelerin ilkinde 20, sonuncusunda ise 76 yaşımda idim. Yani, her birini bilinçli olarak yaşadım, bağlı olarak değişik anılarım ve mağduriyetlerim dahi olmuştur. Darbelerin en zararsız atlatılanları dahi, iç ve dış etkileri ile ülkemizin gelişmesine engel, itibarına da kötü sonuçları olmuştur. Ancak, darbe mağduru politikacılar, darbeci dedikleri ordu mensuplarını suçladılar ama arkasındaki gerçekler ile ortamı hazırlayanları, özellikle benimde bu işte payım var mı, diyememişlerdir.

Belli ki onlar koltuk, makam ve saltanat hırsındalar ama yönetim sözde demokrasidir. Oyları ile seçip görev verdiklerini neden sorgulamıyorlar? Bu durumu, spor takımının fanatikliği gibi görülmemesi gerektiğini neden düşünmezler ki? Sıradan vatandaşlar, darbelerde olup bitenlerin çok azını görüyor ve biliyorlar. Araştırabilenlerin, örneğin TC. Reşit Çağın Bey,12 Eylül 1980 darbesinde yaşanan çarpıcı ve acı gerçekleri, 42 yıl sonraki paylaşımından hayretle öğreniyor ve hemen altta eklemek istiyorum

Reşit Bey, 1980 darbesi hakkında özet bir yorum yaptıktan sonra, o darbede yaşanan önemli olayları şöyle listeliyor.

650 bin kişi gözaltına alındı. 39 ton gazete, dergi, kitap yakıldı. 927 basın ve yayına yasak konuldu. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 14 kişi açlık grevinden öldü. 171 kişi işkence ile katledildi. 517 kişiye idam cezası verildi. 50 kişi idam edildi.  

Görüyoruz ki Reşit Bey’in araştırıp buraya kaydettikleri dahi ürkütücü boyuttadır. Birde, işkenceler sonucu kalıcı arızalar ve sakatlıkları listeye eklemek mümkün olsa, az önce sıralanın 9 ayrı sıkıntı ve adaletsizlikler ikiye katlanır. Ülkemizin geçmişinde etnik başkaldırılar hep olurdu ama kısa zamanda bastırılırdı. Darbeler döneminde etnik isyan bitti ama büyük müttefik dediğimiz büyük düşmanın önünde eğilenler sayesinde etnik ve yobaz terörü haline geldi. Can kayıplar yüz binleri buldu, Ekonomik kayıplar olmasaydı Türkiye, üç dört kat daha büyük olurdu.

Acılarımız bitmedi ve artarak devam ediyor. Her gün 3-4 genç ve üreten insanımız şehit oluyor. Şehitlik bizim yabancı olduğumuz kavram değildir. Şehit, ülke için baş tacı ama ailesi için üzüntü ve geleceğinden kaygı demektir. Halkımız şehit yakınlarına destek olmaktan mutluluk duyar ama düşmanın acelesi yoktur. O sadece geçte olsa ekonomik çökertme ile istediği hedefe ulaşmak ister.

Siyasetçimiz kendileri ile yandaşlarının çıkarlarını ve çocuklarının şehit olmamasını düşünürler. Adalet, fırsat eşitliği, liyakat ve özveri vız gelir. Dindar geçinir ama kul hakkı düşünemez, bu yüzden savurganlık saltanat meziyetleridir. Unutamadıkları tek şey sandık hesabıdır.

14 Eylül 2022

Hüsnü ARSLAN 

Yorum bırakın