Tasarruf

Sizce “tasarruf” nedir? Sanıyorum bu sözcüğü çok kullanan bankacılar ile şampiyon savurgan özellikle iktidar politikacılarıdır. Aralıksız 21 yıldan bu yana başardıkları tek iş ekonomiyi çökerttiği için paçayı kurtarıp yeni bir seçime rahat girmek isteyen iktidar, yine gözünü yastık altına dikmiştir. Peki, size bir soru daha, enflasyon ile bunca zamandır boğuşan bir milletin, hala yastık altı altını kalmış mıdır?

Türkiye’de yastık altı altın, kimi hesaplamalara göre 3-5 ton arasında olup değeri de 200-300 milyar doları bulmaktadır. 2020 yılı başlarında ortaya çıkan bu tahmini hesap, o zamandan beri hız kesmeden zirveye oturan enflasyona rağmen, hala yastık atında durabildiğini sanmıyorum. Eğer iktidar ve başındaki zaat hala yastık altı dolu sanıyorsa, halkın kendilerine güvenin iyice azaldığını kabullenmiştir.

Aslında olması gereken budur. Ama 14/28 Mayıs 2023 seçim sonuçları, seçmenin bu olgunluğa erişmediğini, ya da muhalefetin yeterince güven vermediğini gösteriyor. Zaten iktidar da sözü edilen seçim sonuçlarına güvenerek yeniden yastık altı demiyor mu? Birde şöyle düşünüp, muhtemel yastık altı hesabı yapalım. Nüfusu 90 milyon ama yarısı olan 45 milyon’un her bir bireyinde bir gram altın olduğunu düşünürsek, toplam 45 milyon gram = 45 ton, yani varsayılanın yaklaşık on katı altın olur. Umarım iktidar bu hesabı uygun bulup, beklentisini yükselmez.

Zira halkta kalmadığını düşündüğüm bu kadar birikimi varsa, AKP yönetimine ben yiyemedim sen ye dememesi gerekir. Şayet derse, sözün bittiği ana gelmiş saymalıyız. Çünkü bu, birikimden de öteye halkın kefen parasıdır. O zaman halk, bankalara para yatıran mutlu mudi yerine, enflasyona karşı savaşmak için kredi çeken ve böylece katlanan faizlere boyun eğen müşteri olmuştur.

Bankalar mutlu, bankaları yönlendiren siyasiler mutlu, kendilerine ucuz kredi tahsis edilen işverenler mutlu, ihaleleri garantilemiş müteahhitler mutlu, ve çok yerden maaş alan herkes mutludur. Maaşı yetmeyen çalışanlar, emekliler, küçük esnaflar işsizler ve öğrenciler mutsuzdur. Ekonominin temelindeki “Borçlu = Alacaklı” kuralı, borçlunun çokluğu oranına ters alacaklıların analizini yapmaya gerek var mı?

Akıllı toplumlarda “borçlu sayısı = alacaklı sayısı”na yakınlaşır. Buna gelir dağılımı eşitliği, sosyal adalet, ya da hazmedilmiş demokrasi denir. Temel öğeleri; Sakız gibi çiğniyoruz ama özverililik ve liyakat’tir. Bu olmadığı sürece, Ortadoğunun bencilliği ile İslam’ın kul hakkı kavramı boğuşur, gelinen aşamanın adı ahlaksızlık ve kepazelik olur. Yeryüzünde cennete bilet kesenler oldukça, söylenenler iftira değil gerçektir.

Son 20 yılda, önceki 80 yılın birikimlerini bilinçli olarak yok edenleri destekleyen toplum, ahret için ilk şartın kul hakkı olduğunu anlamadığını gösteriyor. Bu, aynı zamanda toplumun demokrasiyi de anlamadığını, ehliyetsiz yönetime destek verip, ülkemizin enflasyonda dünya şampiyonluğu gibi kötü imajına neden oluyor. Çünkü akıllı bir toplum, üretmeden tüketilmeyeceğini bilen bir toplumdur.

04 Ekim 2023

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın