Nerede Kalmıştık

Biz hafızalarımızı zorlamayan, unutmayı hiçe sayan ve en son nerede kalmışsak oradan devam eden garip bir toplumuz. Gerçekten halk ile kaynaşmış çok özel bir siyasi liderimiz vardı ve “Dün dündür, bu gün bugündür.”diyerek, dün geçti, sen bu günü düşün demek isterdi. Ancak, kimileri de çok iddialı olarak “Geleceğinde barılı olmak istiyorsan, mutlaka geçmişini iyi bilmelisin.”demişlerdir. Temmuz ayı sonu ile Ağustos ayı başını doğal olan sıcakları ile yaşarken, nerede kaldığımızı ve neler yapmamız gerektiğini, üstteki çelişkili görüşlere dayanarak anlatmaya çalışacağım.

Nerede kalmıştık diyebileceğimiz toplumsal Temmuz olaylarında, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi bize, Temmuz ayının darbe ayı olduğunu anımsatır. Bu yıl farklı olarak 01-24 Temmuz’u, bir asır önceki Lozan anlaşmasına bağlı Kabotaj Bayramını öne çıkarmıştır. Ağustos ayına gelince, 17 Ağustos 1999 Marmara depremi önceliğimizdir. Yani, Ağustos ayını deprem ayı olarak görebiliyoruz. Hemen ekleyelim ki, 06 Şubat 2023 depremi etkilerini hala yaşıyoruz ama 1999 depremine rağmen diyebiliyoruz.

Ülkemizde, 27 Mayıs 1960 sonrası her on yılda bir darbe yaşandı deriz. Ama biz, darbelerin arkasındaki gerçek gücü, 15 Temmuz 2016 da açıkça ifade edebildik, fakat çok geçmeden susturulduk. 1950 den itibaren hep demokrat yöneticiler seçtik ve seçilenlerin arkasında hep malum o büyük gücü gördük. O büyük güç, demokrasiyi ben belirleyeceğim, sen sadece uygulayacaksın demiş ve hala da diyor. Aynen ekono0mik krizlerimizdeki elamanlarına yaptırdıkları gibi güdümlemiş oluyorlar.

Siz hiç güdümlü demokrasi duydunuz mu? Demokrasi ve müttefiklik bahane ama şahane olan, istediğini alabilmektir. Bir başka ifadesi de, böylece ben seni, tüysüz kaz haline getireceğim demektir. Yönetenlerimiz bunun farkındadır. Nitekim Menderes ve Özal direndikleri için canlarından oldu, Demirel ise şapkasını aldı ve ince zekâsını kullandı. Erdoğan koltuk ve yandaş uğruna sözlerinin arkasında duramadı. Papaz bay Brunson olayı örnektir. Ona bu sıkıntıyı yaşatanlar ise, fanatik taraftarlarıdır.

Çünkü fanatik vatandaş bir ara eşantiyon karşılığı oy vermişti, şimdi 21 yılın sevdası için oy veriyor. Halkın % 85’i kentlerde, işsizlik tavanda, çalışanların %60’ı asgaride ve maaşlar kirayı bile karşılamıyor. Hükümetin ekonomik sözcüsü “zamlar artık bildiri ile değil otomatik güncelleme ile devam edecek.”diyor. Peki, o zaman maaş zamlarını da güncelleseniz olmaz mı?

Fanatizmle demokrat olmak, demokrasiyi uygulamak mümkün mü? Demokrasi sevgi, saygı, umut, sabır ve özveri ister. Yapılan hizmetleri “yol, köprü ve tünelleri” rahatça kullanman gerekiyor. Eğer kullanmaya paran yetmiyorsa ve daha kaç on yıl borcunu ödemeyi düşünüyorsan, sorgulamalısın. Bunları yaptırdın, iyi de, benden aldığın onca vergileri nerede kullandın demen gerekiyor. Fanatik seçmenlerimizin, adımıza devleti yönetenleri seçerken, futbol kulübü taraftarlığı gibi olmamasını bilmesi gerekiyor.

Taşı taş üzerine koymak, sözde demokratların kendilerine uygun algıyı yaramak için bir asırdır sürüp giden klişeleşmiş ifadesidir. Aslında bu, sorgulamadığımız içi nerede kalmıştık diyerek sürdürmenin sonucudur. Eğer azda olsa bir karşı duruş sezilirse, hakaretle bastırmanın sonucudur. Daha da önemlisi, ne zaman ne yapılmış ve gerçek toplumsal kazanımların bilinmeyişinin sonucudur. Evet. tüm bu sonuçlar, birimizin diğerlerine karşı üstünlüğünü değil, fanatizme bağımlılığını gösteriyor.

30 Temmuz 2023

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın