Nasıl Bir Bayram

Bir hafta önce resmi tatil olan, adı “Demokrasi ve Millî Birlik Günü” bayramımız vardı. Yaklaşık beş hafta sonra da, 1926 yılından bu yana kutlanan adı “30 Ağustos Zafer Bayramımız” olacak. Aslında bizim çok sayıda bayramımız olması normaldir. Ama o bayram bu bayram diyerek, özellikle yaz aylarında üretime ara vermemizi düşünmek zorundayız. Bayramların önemi ve kutlanışı hakkındaki görüşlerimi daha önce anlatmıştım ama yinede anlatmak istiyorum.

26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan Kurtuluş savaşımızın son aşamasındaki Mustafa Kemal Paşa Başkomutanlığında büyük taarruz, Yunan Ordusunu bozguna uğratıp, 09 Eylül 1922 de İzmir’den denize yolcu edince, savaş tümüyle sona eriyor. Sonucunda, yüz binlerce askerimizin vatan için şehitliği ile bin yıllık vatanımız Anadolu’da devem etmeği hak etmiş oluyoruz. Böyle önemli bir olayın bayramı, son 20 yılın iktidarı ile tartışılır hale gelişini de biliyoruz.

15Temmuz 2016 da, henüz 6 yıl önce olan darbe girişimi başarısızolunca da haklı olarak bir bayramdan söz edebiliriz. Ancak o girişim esnasında ve hala devam eden hususlara bakarak bu bayram hakkında sorup, “Nasıl Bir Bayram” dediğimiz için kimse bizi bu bayrama karşı olduğumuz hükmüne varmamalıdır.

Evet, bu bayram, 1966’da göreve başlayan FETÖ cemaatince gizli yerlerde beyin yıkamadan geçip, çalınmış sınav soruları ile okullarda yetişenlere karşı kazanılan bayram mı? Onları yetiştiren FETÖ ile milli kahraman gibi muhatap olan Demirel, Ecevit, Özal, Çiller, Erbakan, Gül ve Erdoğan’a rağmen yaşanan bir olayın bayramı mı? Ordunun ve diğer kurumların yarısı FETÖ’cü olurken (22. ve 26. Gnl. Kurmay Başkanları hariç), görmezden gelenlere karşı kazanılmış bir bayram mı diyeceğiz?

Bu ülkede 27 Mayıs 1960 ve sonrasının yaklaşık her on yılına bir darbe veya post modern bir darbe düşüyor. Her darbe bir bayrama vesile olmuş ama kısa zamanda kaldırılmıştır. En son darbe bayramı en uzun sürelisi oldu, umarım o da bir gün çöpe atılır. Yeri gelmişken bir kez daha söylüyorum. 28 Şubat 1997 darbesi en masumudur. Çünkü amaç FETÖ ve ekibidir. Onlara darbeci diyen, darbenin ne olduğunu bilmiyor demektir.

Darbelerin serüveninden epeyce söz ettik ve her Başbakan’ın darbeler ile ilgisini gördük. Ama hiç birisi darbeye veya darbecilere kozmik odaya girmelerine izin ile tehlikeler için uyaran bir kuvvet komutanına “Sus lan!” diyecek kadar kişisel davranmamıştır. Tüm darbelerin arkasında büyük müttefik olduğunu bildiğimiz halde söyleyemedik ama 6 yıl önce söyledikse de, hemen sözümüzü geri aldık. Bu güne kadar terörün her türlüsüne sebep, müttefik dediğimiz ama düşmanlık gördüklerimizdir.

Sonuç olarak bayramlarımıza tekrar dönelim ve darbe bayramlarının hiç olmamasını, uzatılmamış dini bayramlar ile Cumhuriyet Bayramımızın tatilli, diğerlerinin ilgili kurumlarca canlı kutlamaktır. Protokolün ful katılıp, toplumun ilgisi iletişim yoluyla ilgili günü canlı tutmaya destek olmaktır. Unutmayalım, üretmeden tüketince, “Ben Ekonomistim, Ekonomist!”demek yetmiyor, bu günkü gibi yokluk ve fakirlik başa bela, milli bayramları hafife alınca da, birileri çıkıp ben sadece ezan için varım diyor.

22 Temmuz 2022

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın