Yerel Kültürümüz

Bu hafta sonu(31.03.2024), yerel seçimimiz var. On ay önce de genel seçimlerimiz olmuştu. Evet, seçimden söz ediyoruz, genel’e, devletimiz(TC), yerele, il ile ilçelerimiz belediyeleri, mahalle ve köy muhtarlıklarını seçeceğiz. Asla küçümsemeyelim, yerel seçimlerimiz de en az genel seçimlerimiz kadar önemlidir. Çünkü yerel seçimlerde demokrasinin değerleri ile yerel kültürümüzün güzelliklerini birleştirme fırsatlarımız olacaktır. Bunu, koltuktan, saltanattan ve menfaatten yana olanlar göremezler.

Bana nerelisin diye sordukları zaman, doğduğum yöre Kastamonu’yu söylerim. Tam olarak nedenini bilmiyorum ama ilk 15 yılımın geçtiği o yöre, bende silinemeyen izler bıraktığı kesindir. Çünkü bu güzel ülkemizin her yöresinde farklı kültürel değerleri olsa da, ben 84 yıl sonra dahi doğduğum yörenin değerlerini rahatça anımsıyorum.

Türkçemizin çok farklı lehçeleri içinde Kastamonu konuşma lehçesi asla kaybolmaz. Nine, böyükba, ana, buba, cice ve abi yanında farklı bayramlar, düğünler, kıyafetleri ile yaşam hala devam eder. Bazıları beğenmese de davulun, zurnanın, kemanenin sesleri, köçeklerin fırdöndü gibi oynamaları benim için güzeldir. Arapların, inancımızı bahane ile kültürel baskıları ve dünyayı kasıp kavuran internet olayı dahi bu değerleri silemez, aksine yaşatmak zorunda kalırlar.

Seçim, demokrasimizin vazgeçilmezi ama seçilmek isteyen siyasilerimizin köşeyi dönme umududur. Seçilmeyi, millete hizmet etmek olarak tanımlanır ama seçildikten sonra millete efendilik yaparlar. Cumhuriyeti kuran Atatürk, “Köylü milletin efendisidir” ile başlamış sözleri unutturulup, Suriye’nin yüreksiz sığınmacıları daha kıymetli olmuştur. İşte bu yüzden ülkemiz siyasileri güven bunalımı yaratmıştır.

Güven bunalımı üzerinde ısrarla durmak istiyorum. 22 yıl öncesinde 17 Ağustos 1999 Marmara depremi dolayısıyla ekonomik sıkıntı olmuştu ama o zamana göre bu gün, asgari ücretli 1,5 kat, en düşük emekli maaşlı da 2,6 kat daha fakir duruma gelmiştir. İş yerleri yok edildiği içinde işsizlik iyice artmış ve asgari ücrete şapka çıkarılmıştır. Bu umutsuzluğun sahibi, milletin aralıksız 22 yıl güven verdiği siyasilerdir. Böylesine güvene karşı böylesine ihanetin açık adı sırttan vurulmadır.

Evet, bence millet aşırı iyi niyetli olmanın cezasını çekmektedir. Yandaş ve sığınmacı besleyerek ekonomi batınca, bilinen vergileri artırıp bilinmeyenleri eklediler, şahlanan enflasyon ile de umutsuzluk yarattılar. Köşe dönen mutlu azınlık, feryad eden büyük çoğunluk ve bu ortamda algı oyunları ile yerel seçim kazanma hesapları… Peki, bu hesaplar tutar mı? Hiç belli olmaz, burası Türkiye! Demokrasinin D’sine bakmalıyız.

Demokrasinin varlığını, D’si bulunca umutlanabiliriz. Seçmenlerimiz lütfen hafızalarını yoklasınlar. Belki o zaman, birkaç paket makarna veya kömür ile heba edilen oylarını anımsarlar. İşte o zaman, belki bu kez sandığa gidince ne yapacağına daha iyi karar verebilirler.

25 Mart 2024

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın