Patronlar Değişmesin

Gündem yaratabilen televizyon haber sunucularımızın sayısı maalesef çok azdır. Tv. Haber spikerliği, Radyo dönemlerindeki haber spikerliğinin devamı gibi olmuşsa da, zaman içinde bazı spikerlerin yarattığı farkla, haberi hazırlayan ve yorum ekleyerek ana haber sunuculuğuna terfi ettirenler olmuştur. Anladığım kadarı ile bu etkinlikte sunucu olabilmenin şartı sistemin devamında doğacak tersliklerin sorumluluğunu üslenerek görev yapabilmektir.

İsim vermekte sakınca görmüyorum, çünkü benim reklamasyon gücüm olmadığının farkındayım ve zaten o kişilerin de böyle bir ihtiyaçları yoktur. Yakın geçmişte Uğur Dündar ve Ahmet Hakan bu farkı gösterenlerdir. Bu günlerde ise, Fatih Portakal ve Selçuk Tepeli’yi ilgi ile takip etmekteyim.

Selçuk Tepeli, kötü ekonomik koşulları dikkate alarak karar oluşturacak seçmenleri işaret etmesi ve “patron sizsiniz” parolasını uzun zaman söylemesi ilginçtir. Ama Mayıs 2023 seçimlerinden sonra, onun bu parolasının tartışılacağı görüşündeyim. Selçuk Bey’in işine iyi hazırlanan bir televizyoncu olduğu dikkatimizi çekmektedir. Hatta haberine değer kazandırmak için her akşam dünya ünlülerinin kitaplardaki önemli sözlerin yerlerini açık tutup, sırası geldikçe okuması önemli bir farktır.

Fatih Portakal, televizyon haberciliğinde iyi yetişmiş, Mayıs 2023 seçimleri öncesinde başlayan yeni işinde öne çıkan değişim vurgusu, en az patron sizsiniz vurgusu kadar önem taşıyor. Ayrıca, seri haber sunuşu yanında sosyal medyayı, kişisel yorumlarını ve stüdyo çalışanları ile tüm seyircileri diyaloga ortak etmesi önemli fark yaratıyor.

Bunca televizyon kurumlarında, sözü edilen sunucular benzeri olmadığını söylemek istemem, zira diğerlerini tanımıyorum. Ağırlıklı kanaatim, diğer televizyonlar haber sunucusu değil ellerine verilen haber metinlerini aynen okuyan spiker istemeleridir. Başka bir değişle kurumlarda, çalışan elemanlarda bağımlıdır demek istiyorum.

“Patron sizsiniz” diyen, demokrasilerde devletin giderlerini karşılayan millettir, bu yüzden devleti yönetenler milletin görevlendirdiği elemanlardır demek istemiştir. Yani, paranın sahibi kimse patron odur, görevli de, işi yaptırır ve hesabını verir demek istemiştir. Ama burası Ortadoğu, yönetici hesap vermez, cebini doldurur.

“Değişimden yanayım” diyen de, 21 yıldır işler ve ekonomi kötüye gidiyor, kimse de çıkıp hesap vermiyor. Bu yüzden yasalara uyan, hesap veren BEN, demeyen yönetim olması için değişim istiyorum demek istemiştir. Böyle düşünmek, böyle olsun istemek suç mudur?

Atatürk, bir asır önce Cumhuriyeti kurarken Laik, Demokratik ve Hukuk Devleti olması için Ortadoğululuktan uzak olmayı ve de halkın tarikat kölesi değil, çağdaş olmasını istemiştir. Ama biz bir asır sonra milletine hizmet yerine hükmeden yöneticiyi seçiyor, yani gerçek patronluğu seçtiğimiz yöneticiye devrediyoruz.

13 Haziran 2023

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın