Mantıklı Olalım

Yatıyoruz kalkıyoruz seçim, sandık, demokratlık, demokrasi gibi sözler ile kendimizi ve halkımızı kandırmaya çalışıyoruz. Oysa bu sözlerin tamamı aynı zamanda hoşgörü, özveri, sabır, hak, hukuk ve adalet kavramlarını içermektedir. Ayrıca çocuklarımızın eğitim programlarına, düşüncelerimizin anlatıldığı felsefe derslerini alıp almamada yeterince kararlı değiliz. Eğer çağdaş medeniyetin hedefi şaşmasaydı, düşüncelerimiz mantık bilimi ile desteklenir ve askıda kalmazdı. Belki o zaman gerçekten demokrat olmayı başarmış, yani mantıklı olurduk.

Seçim propagandalarında meydanlara çıkınca en çok söylenen sözcük demokrasidir. 1950 yılından bu yana demokrasinin sahibi olmaktan söz edenler bence desteksiz atıyorlar. Çünkü demokrasilerine sahip çıkabilselerdi, her on yılda bir despotlara teslim etmezlerdi. Ülkemiz, Ortadoğu kapsamındadır ve kurulan yeni devletin adı, Demokratik Laik ve Hukuk Cumhuriyeti’dir. Ama demokratlar demokrasi derken, asla Laiklik olamaz demişlerdir. Bu günkü tek adamlık sisteminin başındakilere anayasada yazılı olmasına rağmen, bizde Laiklik isteriz dedirtmeniz mümkün mü?

Avrupalı Laikliğe 230 yıl önce ihtiyaç duymuş ve o günden beri Avrupa kiliseleri kapanmamış,  yani ahlaken daha iyi duruma gelmişlerdir. Görülüyor ki laiklik, ahlaken gelişmenin engeli değildir. Tersine, dindarlık iddialı olanlar ahlaksızlığın lokomotifi oluyorlar. Vakıflar, tarikatlar ve cemaatlerin rezillikleri, cami eşiklerini aşındıran inşaatçıların hırsızlıklarının nelere sebep olduklarını da görüyoruz.

Felsefe, düşüncenin yapısını inceleyen ve iyileştiren bilimdir. Mantık, başlangıçta felsefenin dalı iken, sonrasında ayrı bir bilim aşamasına gelmiş ve tüm bilimlerin görsel dayanağı olmuştur. Örneğin, politika bilimi politikacıların davranışlarına yardımcısıdır. Ülkemizde son yaşadığımız büyük afete neden olan denetimsizliği eleştirenlere öfkelenen 20 yıllık iktidarın başı, kendine yakışmayan saldırısıyla tüm toplumu üzmüştür. Yani mantıklı olunamamıştır.

Büyük acımızın bazı hususları tekrarlanıyor ama 45 bin, belki de daha çok ölüm ve yüz binlerce binanın yerle bir olmasının en büyük sorumlusu, sistemin başındaki partidir. Eğer eleştiri ağır geliyorsa çözüm hakaret etmek değil, istifa ile iyi niyet göstermek yani özveri denilen güzel kavrama uymak olamaz mı? Bu, aynı zamanda demokrasinin gereğidir. Ortadoğuluların yapmadığı için şamar oğlanına dönmesi, Avrupalıların sıklıkla başvurarak, gerçek demokrasinin efendiliğine erişmesidir.

1789’dan bu yana ve halen yaşadığımız zaman, yakın çağdır. Aslında birkaç tıklama ile dünyanın her yanına ulaşmak, koluna taktığın saatin birçok fonksiyonlarından yararlanmak, yaşadığımız zamana bilim çağı özelliğini kazandırmaz mı? Bir asır önce Atatürk, zamanı çağdaş(Muasır) olarak tanımlamış, tekke ve zaviyeleri engeli olarak görmüştür. Depremin bunca zararı, tekkelerin kader görüşüne de dayanmıyor mu?

Depremlerin sıklıkla uyarmasına rağmen, 1999 depreminden 06 Şubat 2023 afetine kadar önlem almakta açık ihmallerin bize anlattığı, “Herkes aya giderken biz tarikat bataklığındaki köleliğe yaya gittiğimizi”, yani bir başka deyişle Ortadoğu bataklığına itiliyoruz demek olmaz mı?

24 Şubat 2023

Hüsnü ARSLAN

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s