Ot Gibi Yaşamak

Rahmetli Kayınpederim, bazen beni “Sen dünyaya ot gibi yaşamaya mı geldin?” diye uyarırdı. Aslında ben bu uyarıyı anlayabilen bir damat’tım ama farklı yaşam koşulları içinde olmanın sonucu olarak bu uyarıya seyrekte olsa muhatap olurdum. O, sırasını bu günlere kalmadan savabilmiş olmakla şanslıdır… Çünkü ben, dünyaya 19 yıl daha geç gelerek karşılaştığım vahim durumdan, şu an ülkenin 60 milyon seçmenin en az yarısını ot gibi yaşamak veya otları yiyen ak koyunlar gibi yaşamakla suçlamak zorunda kalıyorum.

Evet, öncelikle aramızda yaşam farkı var dediğim pederimi özetle tanıtmak istiyorum. O, 1921 yılında dünyaya gelmiştir. Cumhuriyetin kuruluşunda çalışanlar, o zamanlar doğup yetişenler, olağanüstü çalışıp yeni devletin üretenleri ve kazananları olmuştur. Kurucumuz ve gerçek dünya liderliği hakkını elde etmiş Atatürk ve dava arkadaşları, milletimize, “Siz asla köle değil efendiler olarak çağdaş dünyada kendinizi kanıtlayan olacaksınız.”demişlerdir.” Ancak bazıları, “Ben sadece kendim için yaşamak istiyorum ve başkasının sorumluluğunu alamam.”diyen olmuşlardır…

Ürettiğin kumaşı, kâğıdı, tütünü, şekeri, camı, çimentoyu, tahılı ve hayvanı; Giymek, kullanmak ve tüketebilmek kolay olmamıştır. Yani hiçbir alt yapı yokken yerli malları üretmek ve ticaretiyle sanayileşmeye geçerek tam bağımsızlığı hedeflemek kolay mı? Böylece, ona-buna köle olmadan eğitilip demokrasiye geçmekte kolay değildir. Bir asırlık Cumhuriyetin ilk çeyreği bu koşullara hazırlık için son çeyreği de yok edilmek için uğraşılmıştır. Şimdi ne olacağını kimse bilmiyor ve adeta bir kör dövüşü oluyor.

Demokrasi = Seçim = Millet İradesi’dir.  Ancak, eşitliğin temeli olan demokrasi için millet iradesi’nin, “Bilinçli Millet İradesi” olması şarttır.  Millet iradesi, ortak çıkara çok yakın, yani ortak yemeğin, ortak ağız tadında olabilmesidir. Gerçek demokrasiyi hazmedebilmenin şartları da Liyakat, Özveri, Hak-Hukuk , yani Adalettir. Seçilerek Devlet yönetimine getirilenlerde, “Liyakat, Özveri ve Adalet” kavramları yoksa asla demokrasi var sayılamaz.

Demek ki, gerçek demokrasi için masumane ve güzel otlar gibi yaşamak veya benzeri masumiyette ve otlar ile beslenip insanlara yararlı otçullar gibi yaşamak yetersizdir. Zaten konuyu da daha fazla uzatmaya gerek yoktur. Rahmetli pederimin “ot gibi yaşamak” uyarısına bağlı şikâyetlerimi yeterince anlattığıma inanıyorum. Tabii buna bağlı olarak özellikle son 22 yılının siyasi gelişmeleri ot gibi yaşamı kanıtlamıştır.

Geçmişe dönük AKP sözlerini anımsayalım, ilk yıllardaki çıraklık, ustalığa ve sonra uzmanlığa kadar uzandı. Ama değişmeyen gerçek, AKP = RTE eşitliğidir. Yani 2018 sonrasındaki ekonomik imkânların düşüşü, yerli üretimin tükenişi, her ihtiyacın dış ülkelerden getirilişi, ekonomiyi dibe, enflasyonu tavana çıkarmıştır. Demek ki AKP veya RTE başarısızdır. Buna rağmen et yerine ot yemeğe (artık pazardaki otları almak ta zorlaştı) razı seçmenlerimizin demokrasisi bu kadar ve şikâyetimiz de bundandır.

Bu sonuçlar gösteriyor ki, AKP uzmanlığı sadece algı yoluyla koltukta kalabilmesine yetiyor. Sanırım bu dönem bitene kadar her hafta Cuma sonunda “Padişahım çok yaşa” balkon selamlaşma geleneği de başlayabilir. Son seçim konuşmasının içinde “bundan sonra ölene kadar halkım beni isteyecektir” sinyalini vermektedir.  Aslında, ne yapsa hakkıdır. “Her millet layık olduğu gibi yönetilir.”sözü boşuna değildir.

08 Temmuz 2023

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın