Yurtta Sulh Cihanda Sulh

Atatürk’ü anma bayramından sonra, yine Atamızın dünyaca ünlü sözü “Ülkede Barış, Dünyada Barış” ile devam edelim. Böylesine insancıl ve anlamlı bir söze kulak veren milletler, Atatürk’ü 20.yy’ın dünya lideri olarak ilan etmişler ve bu görüş hala devam etmektedir. Atatürk, bin yıl önce Anadolu’ya gelip yerleşen ama ekonomik ve sosyal, teknolojik ve sanatsal olarak yerinde saymış milletini de, bu durumdan kurtarmak üzere çok güzel sözleri vardır. Örneğin “Türk Milleti Zekidir, Çalışkandır. Eyy Türk Milleti Övün, Güven, Çalış. Ne Mutlu Türküm Diyene!”

Bu haftanın sonunda(beş gün sonra) Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin önemini, Atamızın yaklaşık bir asır önceki anlamlı mesajları ile birlikte anlatmaya çalışacağım. Çünkü günümüzün hayata dair en anlamlı olayı, bu 2.tur seçim olmuştur.

Öncellikle, “Dünya Liderliği” bu günde iddialı duruma gelmiştir. Ancak, Atatürk, o günün ortamında ve böyle hassas bir konuya peşin hükümlü bir iddia ile değil, geçen zamanında çok dramatik savaş anılarını anlatmak istediği açıktır. Hayata dair tüm düşüncelerde etkinliğin şartı yaşanılmış olunmasıdır. Bu günküler gibi, “Ben dünya lideriyim” veya yandaşlarının yakıştırdığı dünya liderliği ile bu konuma gelinemez. Her türlü üstün ödüller, mesela, Nobel ödülleri de öyle değilmidir?

Atatürk’ün askerlik döneminde ölen asker ve sivil sayımızın toplamı, internete göre 3 milyon 965 bin’dir. Yani, kuzey Afrika ve Arap yarım adasında, 1.dünya ve Çanakkale savaşlarında ve de Kurtuluş savaşı’dırki, o buralarda hep olmuştur. Bunlar yaşanmış değilse, günümüzün yarım askerliği, paralı askerliği ve sakat raporu ile muaf olunan askerliler mi yaşanmış olacak? İşte buna sarayda oturup ahkâm kesmek denir. Sonra, 80 milyon insanın ölümüne sebep olan 2.dünya savaşına katılmadan kurtuluşumuz, Atamızın barış mesajındaki samimiyeti sayesinde olmasını da göz ardı etmeyelim.

Ulusumuzun Anadolu’daki geçmişine bin yıl, yani on asır demiştik. Bunun ilk 9 asrı tümüyle sarayları yaşatmak için geçmiştir. Sarayın her çağırışında seferlere katılmış, yarımız şehit olup kalmış, yarımız da gazi olarak dönmüşüz. Bu yüzden Avrupalılar gelişirken biz yerimizde saymışız. 10. Asır Cumhuriyet ve çağdaş hedef ile başlayıp ama demokrasi diyerek mandacılığa tav olundu. Eğer gerçekten demokrat olsaydık, AB’ye çoktan üye olurduk ama istemedik ve Ortadoğululuğu tercih ettik.

Bu iddianın kanıtları var mı derseniz, en taze kanıtı son seçimler ve son ekonomik şartlarımızdır. İşsizlik tavan, enflasyon tavan ve paramızın satın alma gücü taban da değil, çukurda, duymayan duysun ÇUKURDA! Liyakat sıfır, özveri sıfır, adalet yerlerde, sefalet göklerdedir. Seçim propagandalarında küfür ve hakaret sandıklarda kazandırıp, efendilik ve dürüstlük kaybettiriyor. Daha fazla kanıta gerek var mı?

Rakipler birbirlerine olanca ağır sözler ederek aynı zamanda özverisiz olduklarını da kanıtlıyor. Bu da ülkemizde siyasetçi olmayı ve demokraside hazımsızlığı gösteriyor. Avrupalılar her seçimde hatta gerektiği her durumda, farklı görüşlerin televizyonda ülke sorunlarını tartışmaları devam ediyor. Biz, son 21 yılda bunu unuttuk. Sebep, prompter olmadan karşılıklı fikir tartışmasından yoksun olmaktır. Bunun bir başka tanımı da toplumla prompter siz konuşamamaktır. Yani soru alamamaktır. Milletimizin bu hususu da iyi değerlendirmesi şarttır.

23 Mayıs 2023

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s