Yaşı ilerlemiş insanlar, sıklıkla dünyaya erken gelmekten hayıflanır. Nedeni, yaşamda iyileşme ve rahatlamaları görüp, kendi dönemindeki sıkıntıların geride kalmasından umutlanmasıdır. Evet, yaş ilerledikçe “erken gelmişim, ya da günün sıkıntılarını daha az yaşamak isteyince de keşke erken gelseydim” yakınmalarını anımsarız. Bu yüzden bazen ileriye, bazen de geriye bakışla umutlanma ve kaygılanma örnekleri ile öne çıkan “keşke” sözüne açıklık getirmek için çalışacağız.
Halil İnancık ile İlber Ortaylı hocalarımız, göç toplumu oluşumuz, tarihi belgelerimizi önlemiş ve buna rağmen tarihimiz Avrupalının vazgeçilmezidir derler. Ayrıca kültürel gelişme ve rekabetin ipuçları, tarihi arşivlerden elde edildiği anımsatılır. Osmanlıda, matbaa’nın toplumsal düzeyde başlama yılı 1727 olup, bu alanda uğraşan bazı isimler dünyaya erken gelmişiz demişlerdir. Bu gün hala cumhuriyet ve demokrasi için keşke cumhuriyet hiç olmasaydı diyenler de vardır, hem de sayıları çoktur.
1958 ile 1967 yılları arasında, cumhuriyetin 2. özel işyeri MS’ da çalışmıştım. Yaklaşık iki bin kişinin çalıştığı bu iş yeri, ürün maliyet hesaplarını hızlı ve doğru yapabilmek üzere IBM marka bilgisayarı 1964 yılında alıp devreye sokmuştu. Serviste görevli 6 kişi işletme verilerini toplayıp makinaya yüklemiş ve sonucunda elde edilen rahatlık ve başarı herkesi mutlu etmiş, üstelik bilgisayarın olduğu her meraklılarımızın uğrak yeri olmuştur. Bu anımı yazarak, teknolojinin iyiliklerini sizler ile paylaşmak istedim.
Aslında böylesine çağdaş ve güzel örneklerin öncüleri, Kamu İktisadi Teşekkülleridir. Her seçim öncesinde yakalanan inanç istismarı söylemleri, Tarım ve hayvancılık ta dâhil işletmelerimizin yok edilmesine ışık tutulan kötü algılar, sonra da “babalar gibi satarız” diyenler, güzel ülkemize ve milletine ihanet örneği olmuştur. Çünkü son 22 yılda doğup büyümüş genç kuşak, bu kötülüklerin sonucunun işsizlik olduğunu ve kendilerine de kaldırım mühendisliği düşmesine sebep olduğunu anlayamıyorlar.
Görüyoruz ki 72 yıl öncesinin demokrasi ve seçim taktiği değişmeden, kötüyü iyi algı olarak yutturmak isteyen sahte dış dostluklar ile sacayağı oluşturan tarikat ve siyaset birlikteliği vardır. Sahte dostun amacı sen üretme benden al, siyasetçinin doyamadığı saltanat ve koltuk hırsına destek, tarikatçının da çoğaltmak istediği köleler ve örtülü dış yardımların devamıdır.
Tarikat ve cemaatlere olan desteği asla hafife almamalıyız. Çünkü bu milletin belinin doğrulmasına sebep olacak her düşünce ve girişimin, onları hayata geçirecek siyasi ekibin önü bunlarla kesiliyor. 1925’te tekkeler lağv edilip, ülke kalkınmasına engeller aşılmıştır. 1950 den itibaren, ABD baskıları ile yeniden serbest bırakılınca, bu gün binlerce asalak tarikat ile cemaatçi ve onların milyonlarca köleleri oluşmuştur.
28 Şubat 1997 tarihinde bir yarım darbe yapılmıştır. Bu darbenin bize anlattığı temel başlıklar; 1) Darbenin amacı cemaat yapılanmasını önlemektir. 2) TSK’nin amacı, asla darbe değildir. Eğer AKP samimi olsaydı, hiç değilse 17/25 Aralık 2013 sonrası, darbeciler kadar cemaatin karşısında olurlardı. AKP, 2002 de başörtüsü ile seçimi kazandı ve hiç umutları kalmadığı bu seçimde, yine başörtüsüne sarıldılar. Oyunun asıl sahibinin yine ABD ama uygulayıcısı AKP ve ittifakı olduğu bilinmelidir.
23 Ocak 2023
Hüsnü ARSLAN