Yarın 01 Mayıs 2023, el emeği, göz nuru, düşünce ürünü ve daha yaygın ifade ile alın teri çalışanlarının bayramıdır. Bu bayramın mazisi sadece 167 yıl ama onca zamandır hala bayrama karşı olanlar vardır. Baştan beri bayrama Amele Bayramı, İşçi Bayramı ve şimdilerde Emekçi Bayramı denmektedir. Bayram, tüm dünya çalışanlarını kapsar hale gelmemiştir. Umarım çok geçmeden kabullenir ve tanımı, kapsamı belirlenir. En verimli 45 yılımda emekçi olduğuma göre, bu bayram benimde bayramımdır.
Amele, işçi derken bayramın adı emekçi bayramı olmuşsa, kapsamı da genişlemiştir. Aslında bu bir avantajdır ama bizim toplumumuz böylesine avantajları değerlendiren olamamıştır. Bunun en çarpıcı örneği 15 gün sonra yapılacak milletvekili seçimi parti sayısıdır. 40’a yakın parti, tek oy pusulası ve pusula uzunluğunun bir mt. uzamasıdır. Peki, bu uzamanın sebebi nedir? Parti içinde olumlu rekabetin olamayışı ve bölünüp çok sayıda parti oluşmasıdır. Daha farklı bir açıklaması, bencillik ve cahilliğimizdir.
Aynı durum, 1961 anayasası ile başlayan sendikalaşmalara da yansımıştır. Ülkede ve her iş kolunda daha güçlü tek sendikacılığı beceremedik. Bunun için işçilerin eğitim düzeyini bahane edebiliriz ama daha sonraki memur sendikalarında ve baştan beri siyasi partilerde, akıbetler değişmemiştir. Yaklaşık 60 yılın deneyimi sendikalaşma ile çalışanların refahını, partiler de demokrasinin gelişmesini sağlayamamıştır.
Başlangıçta sendikacılık, büyükçe özel ve kamu işyerlerinde çalışanların ücret artışını hedeflemiş ama gerçek hak ediş hesabına girilememiştir. İş yeri ve piyasa şartlarını, toplu sözleşme pazarlığına taşıyamayan işverenleri ve iş yerlerini zora sokmuştur. Çünkü işverenlerin dayanışma ve sendikalaşması geç oluşmuştur. Pazarlık sonuçları dolayısıyla, liyakat ve verimlilik esasına bağlı çalışanların daha yüksek olan ücretleri özel iş yerlerinde gerilemiş, kamuda ise, kadro düzeyi dolayısıyla artmıştır. Özellikle ekonomik çöküntüler, özel kesim çalışanlarını asgari ücrete mahkûm etmiştir.
Tüm dünya da ve ülkemizde, emekçilerin temsilcileri sendikalardır. Sendika, üyesi olan emekçilerin desteği ile verilen mücadelelerin uygulayıcısıdır. Toplu sözleşme pazarlığında uyuşmazlık olunca grev kararları ve emek bayramının yasallaşması gibi mücadeleler bu kapsamdadır. Sendikalar üye aidatları olarak büyük paralar toplar ama grev süresinde hiç yardım etmezler. Denetim dışı harcanan bu paraları ne üyeler nede sosyal sorulusu devlet denetlemez ve bu, önemli bir eksikliktir.
Emekçi, emeğini işverene satarak çalışıp geçimini kazanandır. İşveren, küçük-büyük her iş yerinin ticari ve idari yükümlülüklerinin sahibidir. Bu sözlük açıklamalarından sonra emekçiler kimler olabileceği üzerinde duralım. Sadece beden çalışan(işçiler), beden ve düşüncesi ile çalışan(usta), Ağırlıklı olarak düşüncesi ile çalışan(mühendis ve üniversite mezunlarının tamamına yakını) ve pek çok hizmet erbaplarına emekçi diyebiliriz. Emekçi bu kadar kapsamlı olunca toplumdaki gücünü görmek zorlaşıyor.
Sivil Toplum Kuruluşları (STK), demokrasilerdeki halkın örgütlü gücü demektir. Bu güçleri, seçimle ve atama ile iş başına gelen Yasama, Yürütme ve Yargı, asla yok sayamaz. Çünkü STK’da yasal sınırlar içinde yapılan seçimler ile belirlenen millet gücü demektir. Eklenmesi gereken önemli bir husus, kamuda ve özelde, asker ve sivil her çalışan EMEKÇİ’dir.
29 Nisan 2023
Hüsnü ARSLAN