Emekli

Yeryüzündeki tüm çalışanların(Emekçilerin) en büyük şansı, emeklilik ile ilgili genel bir mutabakatın oluşudur. Eğer bir ülkede adaletin varlığını merak ediyorsanız, ilk yapmanız gereken iş emeklilerine gidip, yaşam düzeylerini ve emekli oluş şartlarını anlamaya çalışmanız yeterlidir. Çünkü her ülkenin çalışanı için uygulanan emeklilik hesabı benzer durumda olup, ne kadar prim ödemişsen, o kadar emekli maaşı alırsın. Ben bunu, Bursa’ya gelen Bulgaristan göçmenlerinin “Nekaa ekmek, okaa köfte” sözü ile tanımlamaktan yanayım.

Emeklilik, her ülke ve milleti için göz bebeği kadar kritik, adil ve sosyal uygulamadır. Daha doğrusu öyle olmalıdır ki, sistem adaletli olarak yürüsün. Bunun için ilk şart, Anayasada “Sosyal ve Hukuk Devleti” maddesi yazılmalıdır. İkinci şart, demokrasi gereği seçmenin, vaat edilenler olabilir mi, yoksa palavramı’yı bilerek oy vermelidir. Eğer bunlara rağmen Yürütme, emeklinin birikmiş primlerini çar-çur etmiş ise, Devletin denetim mekanizmaları Yasama ile Yargısı, sorgulamalı hatta suçlamalıdır.

Çünkü yok olan prim, emekçinin çalıştığı sürece aylık kazancından kesilen alın teri, refahından kısıp emekliliği için ödediği parasıdır. O para, sadece çalışanın o günkü emeği değil, aynı zamanda geleceği demektir. Bu paranın değerini korumakla görevli seçilenler harcayıp sonra emekliyi havadan para alan olarak göstermesi, onuru ile de oynamış ve o zaman adi bir suçlu değil, müebbetlik olmalıdır.

Emeklilik, hak ettiğini almak demektir. Muhacir arkadaşımızın sözüyle hak etmek, çeyrek ekmek ile üç köfte yersen, yarım ekmek ile altı köfte yiyeceksin demektir. Burada emeklilerin kurumlarını tartışmak istemiyorum ama yeri gelmişken kısa da olsa sözünü edeceğim husus, emekli sandığı mensubu için prim ödeme tavanı ile SSK prim ödeme tavanı tartışılmalıdır. Yani, SSK’lı tavan ile yarım ekmek içi 6 köfteyi geçemezken, göçmen arkadaşımın iki yıllık milletvekili ve üst düzet devlet emeklileri için bir ekmeğe18 veya 12 köfte sığdırmaya uğraşacaktır.

Evet, adaleti dağıtanlar, uygulayanlar ve isteyenler; Ne yazık ki düşünülmeyen bazı gerçekler var. Dünyaya gelen her çocuk masumdur ama şansları farklıdır. Bu doğal bir geçektir. Kimine Yardan’ın, kimine ailenin, kimine de çevresinin özel katkıları ile şansları değişir. Ama çocuklar ne kadar masumsa prim birikimleri esasına bağlı olarak, emekliler de o kadar masumdur.

Bir işe hızlı başlayıp çabuk yorulana “Türk gibi”, tempoyu düşürmeden devam ettirene de” Alman gibi” bitiren denir. Emeklilik kurumlarındaki durumumuz “Türk gibi”ye benzedi. Tek parti döneminde başlayan Emekli Sandığı ile çok partililik ile birlikte başlayan SSK, henüz emeklisi yokken paralarını gayrimenkullere bağlandı. Ama sonu gelmedi, alınan gayrimenkul değerleri çok yükselince, Hükümet satıp baraj borçlarını kapattı.  İşte birikmiş paranın başka amaçla kullanımı böyle başlanmıştır.

Gelelim son 21 yıla, 03 Kasım 2002 de AKP iktidara geldi, cumhuriyet kazanımlarının tümü özelleştirilip başka işler yapmak amacıyla satılmaya başlandı. Bazı işler yapıldı ve yapılanlara itiraz yok, o zaman, eleştiriler ne için? Tabii, para vermedik ama 20-30 yıl dolar ile borçlanıp 5 katını ödeyeceğimiz içindir. Sizi uçuracağım dedikleri son beş yılda, uçuşu görmeden eksiye pike yapıverdik. Olan yine emekliye oldu, belki de iyi oldu. Çünkü enflasyon %125, zam sadece %25’tir. Gelecek Mart ta yerel seçim var, hiç umudumuz yok ama bakarsın emeklide uyanmış olur.

18 Ağustos 2023

Hüsnü ARSLAN

Emekli” için 2 yorum

Yorum bırakın