Uyaran Doğa

Yeryüzünün bulunduğumuz kuşağında(enleminde), soğuyan iklim dönemi sona ererken ilkbahar ile birlikte doğanın uyanışı başlar… Bu yüzden Mart, güneş yılının başlangıç ayı’dır. Aslında milat öncesi(MÖ)’nin Jülyen Takvimini, milat sonrasında (MS) Rumi takvim olarak tanırız. Takvimler zaman takibi için kayıt sistemidir ama esas olan doğal sürecin, Mart başından itibaren devam edip, bir yılın sonunda aynı yere geldiğini anlamaktır. Konuya bu önemli açıklama ile başladık ama asıl anlatmak istediğim, doğaya verdiğimiz zararlara karşı, doğanın bizi uyarmaya devam etmesidir.

Bulunduğumuz kuşak, insanlığın ilk yoğun yaşam alanlarıdır. Bu yüzden, takvimler ortak paylaşımdır. İslam toplumlarının bazıları ay yılı esasındaki kameri takvimi kullansa da, gerçek bir zaman takibi olamadığı açıktır. Şimdi de, girişte belirttiğimiz doğaya verdiğimiz zararlara değinerek devam edelim.

Ağaçlarını ve yeşilliklerini yok edince, nefesimiz tükeniyor, sel ve heyelanlar artıyor, yer altı su kaynakları azalıyor, küresel ısınma artıyor ve yaşam koşullarımızın riskleri çoğalıyor. Hareketli canlılar için kimyasal ilaçlamayı artırınca, faydalı böcekler ve bakteriler azalıyor. Hastalıklar artıyor, ortalama yaşam süremiz azalıyor. Yani özetle, beslenmemiz, ekonomimiz, verimliliğimiz doğaya bağlı olarak devam ediyor.

Anadolu’muzun köy yerleşim yerlerine, özellikle Karadeniz bölgesi köylerine bakınca tamamına yakını meyilli ve yüksekçe yerlerdedir. Yeni kentleşen yerler ve büyük kentlerdeki bazı mahalleler dere yataklarındadır. Böyle durumu birde çevrede bitki örtüsü ve altyapısı olmadığı ile birlikte düşünürsek, sıkça görüp yaşadığımız sel baskınları ile heyelanların kaçınılmaz olduğunu anlarız.

Tanrı insana akıl ve fikir verirken sanırım amacı daha çok şeytanlık düşünelim diye değil, alt yapıyı ve barınılan konutları daha sağlam yaparak kendimizi ve çevremizi korumak içindir. Bunun için başta gelen örnek depremdir. Yer küre şekillenmesi hala zaman içinde değişiyor ve bu esnada depremleri yaşıyoruz. Bize göre daha büyük olan uzak doğu depremleri, artık o yöre insanlarına zarar vermiyor. Çünkü akıllarını kullanıp tedbirlerini alıyorlar.

Ülkemizde 7-8 büyüklüğündeki depremde taşın üzerinde taş kalmayan manzaralara bakan Japon, biz 10’dan büyük depremlerde dahi mışıl mışıl uyuyoruz diyerek adeta alay ediyorlar. 06 Şubat 2023 güneydoğu büyük felaketi ve 15 Mart 2023 Urfa ile Adıyaman sel felaketini, devleti yönetenlerin ilahi kader olarak nitelemesi, aklımızı ne kadar kullandığımızı gösteriyor.

Millete hizmet için seçilmek ve devleti yönetmek için kadercilik değil, akıl kullanmak gerekiyor. Seçen kaderci olunca seçilende kaderci görünüp, saltanat içinde olmayı tercih ediyor. Doğanın afetlerine karşı halka, “hatamız oldu ama sizden helallik istiyoruz”  diyerek geçiştiriyor. Kaderciler boşuna ağlamasın. Helallik isteyeni yeniden seçersek, gelecek afetlerde bu günden daha kötü olacağımızı bilsinler.

17 Mart 2023

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s