Yavru Kurtlar

Bir asrlık Türkiye Cumhuriyeti(TC)’i politik arenasında partilerin sosyal bakış açıları, ya 09 Eylül 1923 tarihinde kurulan CHP’ye, ya da 07 Ocak 1946 tarihinde kurulan DP’ye yakındır. Temel görüşler,  düşüncelerdeki farklar ve liderlik hırsları dolayısıyla partiler parçalanıp çoğalır. Cumhuriyet’in ilk bir asırlık dönemi için demokrasiye dair özetini, “Türk gibi başlayıp yine Türk gibi devam edildi” yerine, “Türk gibi başlayıp, Alman gibi devam edebilmek” olmalıydı ama olamadı.

Evet, Türklerde demokratlık geleneği, 1946’dan sonra ithal edilmiş sanılmamalıdır. Çünkü göçerek gelişlerde kurulan Hun ve Göktürk gibi uygarlıklarda yaşanan Han, Hakan ve Hatunluk kavramları, Kadın Erkek eşitliğinin varlığına dayanır. Tengri bilinci ise, Türklerin inanca bakış açısını tek Tanrılı dinlerin öncesine uzandığını ama göç toplumu olmanın dezavantajı, sürdürülmesine engel oluşunu kanıtlar. Yazımızın sınırlı oluşu, ayrıntıları uzatmadan cumhuriyet ve sonrası demokratlığa geçiyoruz.

Atatürk’ün dehası ve vefası ile başlayan muasır medeniyet yolu, kültürel altyapısı tamamlanmadan, Türk gibi başlayıp yine Türk gibi devam etmiştir. Eğer yeterli alt yapı oluşsaydı, elde edilen potansiyel ile çabuk yorulmadan devam edip, bu şartlarda günümüze gelinmeyecekti. İşte Alman gibi devam etmekle, Türk gibi devam etmenin farkı budur. Dolayısıyla, CHP ile DP’nin, birde, cumhuriyeti kuranlar ile sonradan devam eden çakma demokratların temeldeki farkı da budur.

Sözde demokratlıkta 77 yıl geçti, biz bu 77 yıla şöyle devam edelim. 80 yılda 8 darbe yaşadık ama bu darbelerden ders almadık ve hala da fırsat yakalayıp koltukta kalmak için çalışıyoruz.  Darbeleri hep TSK yaptı dedik ama bildiğimiz halde asıl darbecileri hiç sorgulamadık. Darbelerden sonuç alamayanların amaçları, partilerin bölünerek kargaşanın artmasıdır. Bizler bunu bilmeden seçimle desteklemiş olduk. Heyecanlı Menderes’i, sakin ve daha bilinçli Demirel’i düşünün. Ardından, Özal ile Erdoğan’ın, bu girdaba kapılışlarını düşünün.

Biraz da, sonradan kurulmuş CHP’ye yakın MHP ile DP’ye yakın AKP’den söz edelim. 1960 darbesi sonrasında demokrasiye uygun adımlara, asıl darbecilerin neden onay vermediğini düşünün. 1961 anayasası gereği düzenli Yargı, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Sendikaları düşünün. Türkeş’in, nereden gelip, siyasete nasıl başladığını düşünün. Durdurulamayan CHP’nin cezası, kime ve nasıl kesildiğini düşünün. DP ve AP’den alınamayanı ANAP’ta vermeyince, başındaki Özal’ın sonunu düşünün.

Son 21 yıl boyunca değişmeyen AKP ve Erdoğan, sürekli tırmandıkları dikenli ağaçtan sıyrılıp inmeği belki düşünüyor ama bu da cesaret istiyor. Sanırım bunun adına da, siyasette paçayı kaptırmak deniyor. Ellerinden tutulup siyasallaştırılan bozkurtlar yaşlandı ve yerine yavruları geldi. Onlarda büyüdü oturdukları koltukları sevdi. Şimdi milliyetçilik ve ülkücülüğü kenara itip sefa sürmek istiyorlar. Unutmayın, her nimetin bir külfeti vardır. Sizler de,1980 darbesinde bedel ödediğinizi düşünün.

09 Ekim 2023

Hüsnü ARSLAN

Yorum bırakın