On Kasım, elbette bir kez oluşmuş tarih değildir. Her yılın bir on Kasım’ı vardır ama son 84 yılın on Kasım’ları bizler için çok farklı zamanlardır. O zaman, “On Kasım nedir” sorusuna yanıtımız, Atatürk’ün fani dünyadan ayrılışına bağlı burukluğumuz ve onu anma günüdür. Ya da, milleti için muasır medeniyet ilkeleri, dünya milletleri için de barış umudu olan, ortak liderimiz Atatürk’ümüze sevgi günüdür.
Binlerce yıllık geçmişi olan ulusumuzun, Anadolu’daki mensuplarıyız. Doksan dokuz yıl önce ağalıkları, paşalıkları bırakıp Türkiye Cumhuriyetini(TC) kurmuşuz. İlk 15 yıl hızla, ilkeleri ve devrimleri, sonraki 84 yılda da düşe kalka demokrasiyi yaşıyoruz. Asırlar boyu her aile kendi başına bir devlet gibi yaşam savaşı verirken, son bir asırda vatan ve millet kavramlarını tanımış, kendini yöneten sosyal millet ve devlet olmuşuz.
Evet, bunlar kolay değil zor işler olup, büyük önder Atatürk ve arkadaşları sayesinde başarılmıştır. Bu yüzden, 84 yıl önce terki diyar eden Atamızın on kasımları, bizler için farklıdır. Yol, sanayi üretimi ve para yok ama nice canların kaybı ile kurtarılmış güzel bir vatan var. Burasının imara, milletinin çağdaşlığa ulaştırma mecburiyeti var. Bilimin B’sini, Sanayinin S’sini, Demokrasinin D’sini bilmeyen bir milleti, hoop diye çağdaş millet yapmak kolay mıdır?
Bazıları, 2.dünya savaşında yerle bir olan Almanya, 15 yılda(1945-1960) ayağa kalktı diyerek TC’nin ilk 15 yılı ile karşılaştırır. Bence bu, bilinçsiz olduğu kadar maksatlı ve amaçlı karalamadır. Osmanlı, son 300 yıl boyunca sarayında cariye kovalarken, bilim ve teknolojiden bi-haber, kendi alanındaki petrolü Avrupalıya kaptırmıştır. Almanya yıkılmış ama bilim ve teknoloji, daha da önemlisi beyinlerdeki anlayış altyapıları ile 15 yılda eski hallerine dönmüş ve on milyon insanımıza dahi ekmek kapısı olmuştur.
Almanya Türkiye kıyaslaması, demokrasi ile çağdaşlığa ulaşmanın önemli kıstasıdır. Atatürk bu farkı en az bir asır önce görebilmiş ve bunu, topluma sesleniş ifadeleri içinde eğer istersek görebiliriz. Atatürk’ün, Ortadoğulu ile inanç ve kültürel ortaklığa rağmen, uzak kalmayı önermesinin nedenini de anlayabiliriz. Evet, konuya demokrasi açısından bakıldığında, Ortadoğulunun insanca yaşamadığını kanıtlayan olayların yaşandığı da ortadadır.
Atatürk, o çağda ve o şartlarda bu gün yaşanan pek çok kötülüğü işaret eden vizyona sahip olduğu da ortadadır. Bu dünyadan ayrılışından 84 yıl sonra bile artarak devam eden ilginin sebebi, milletine çağdaşlığı hak ettiğini söylemesine bağlıdır. Bu günkü nesil dahi, onun samimiyetine inanmış, vefalı bir millettir. Bazılarının hakareti, kötü niyeti ile aşırı bencilliğine bağlıdır. Böyleleri görevinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra unutulmaya mahkûmdur.
Atatürk’ü, dünya geç anlamış ama asla unutmamıştır. 84 yıl sonra bu ilgi dünyada da artarak devam etmektedir. O, bu sevgiyi para verip gösteri yaptırarak değil, sözlerinin arkasında durarak kazanmıştır. Mutlu olmamız gereken böyle bir liderimizin olması, üzülmemiz gereken de değerini anlamayanların olmasıdır.
11 Kasım 2022
Hüsnü ARSLAN