Medyanın dünyadaki serüvenini yeterince bilen sayılmam ama ülkemizde son otuz yıldaki gelişmelerini kendimce yakından takip eden sayılırım. Kitap, dergi ve gazete gibi yayınların ne amaçla mücadele verdiklerini okuyarak, devlet tekelindeki radyo ve televizyonları dinleyip seyrederek takip eder olmuştuk. Ancak, özelleşerek çoğalan her alandaki medya kuruluşlarının, sadece reklam gelirleri ile nasıl yaşadıklarını da öğrenir olduk.
Üstte sıraladıklarımızdan, konumuzun medya olacağı anlaşılıyor ama yazı başlığının neden “Pişmiş Aşa Su Karmak” seçildiğini, ayrıntılara girdikçe anlaşılmış olunacaktır. Evet, öncelikle konuyu bu açıdan geliştirip anlatmaya çalışalım ve daha da önemli gördüğüm yanlarını yer elverdikçe sonlara bırakalım.
Özel televizyonculuk 90’lı yıllarda hızla çoğaldı ve gelirlerini artırmak için daha çok reyting (seyredilme) esasına bağlı olarak yayın kalite ve türlerini artırmak zorunlu oldu. İlk zamanlar bunu anlamadık ve alışık olduğumuz TRT programlarını hep arar olduk. Bu gün ise, TRT’nin halktan topladığı ve bütçeden aldığı ödenekler ile sadece iktidara, hovardaca borazanlık yaptığına inanır olduk.
Şimdi, biraz daha özele giderek, özel Tv’lardan neler beklerken neler bulduğumuzu görelim. Başlangıçta reyting artırmak isteyen özel tv’ların, halkı ekranlara bağlayan lüzumsuz yarışmaları olmuştu. Buna rağmen yarışma ağırlıklı programları ile ortaya çıkan “Acun Medya”, haber programı dahi olmadan siyasetten uzak televizyonculuğu başardı ve aynı zamanda programlara eğitici ve öğretici nitelikler kazandırıldı.
Amacım, asla Acun Medya reklamını yapmak değildir. Çünkü sahibi “Acun Ilıcalı”, Tv programları ile dünyayı dolaşıp hem ülkemizi dünyaya, hem de diğer milletleri bizlere tanıtan eski bir çalışan olduğu için zaten benim gibi birinin reklamına ihtiyacı yoktur. Yeter ki, son 18 yıldaki iktidar ekibinin beni ömür boyu koltuk da tutup, saltanatıma destek veren televizyoncular başımın tacıdır düşüncesine yenilmeden pişirdiği aşa sahip çıkmaya, yetenekli ve becerili gençlere destek olmaya devam etsin.
Şimdide, asıl “Pişmiş Aşa Su Katmak” hikâyesine gelelim. Belki bilirsiniz, birkaç yıldır Acun Medya da gündeme gelen “MasterChef Türkiye” programları, ülkemiz ve dünya mutfakları için önemli yarışmalarda, eğitimli ve yetenekli gençlerin, beceri ve bilgileri artırma faaliyetleri sunmaktadır. Bu kapsamda son dört finalistin ilki olan yarışmacı, 21.12.2020 akşamı yayınlanan bölümde başarısızlığa düşmüş, bundan en çok kendisi huzursuz olmuştur.
Yüz bin kişiden sıyrılarak son dört finalisti olan yarışmacıları, onlara emek veren jüri üyelerini ve onlara destek olanları içtenlikle kutluyorum. Yarışmacının başarısızlığı için jüri’den özür dilemesi ama sizden ve de çıta yükselttiğim için benden beklenti içinde olan herkesten diye eklemesi daha da önemlidir. Çünkü o yarışmada takipçi olan beni dahi rahatsız etmektedir.
22 Aralık2020
Hüsnü ARSLAN