Seçime bir yıl kala işsizlikten ve geçim sıkıntısından bıkmış milleti paylayarak seçim kazanacağını sananlar, bence bindikleri dalı kesiyor. Muhalefetin görevi, sıkıntıları dile getirip toplumu bilgilendirmek olduğu kadar, iktidarın görevi de, sıkıntılara çare bulmaktır. Yirmi yıldır iş başında olup ülkeyi iflasın eşiğine getirenlerin, zaten çare bulamayacağı açıkça ortadadır. Bu durumda kimin kime şükretmesi ya da minnet duymasını anlatmaya çalışacağım.
Devlette devamlılık esastır. Bu, onun bunun veya senin benim uydurmam değil, demokrasinin vazgeçilmez kuralıdır. Çünkü demokrasilerde, toplum adına görevli olan bu gün sen isen, yarın da ben olurum. Görevli sende olsan, bende olsam, işimizin tanımı, yasalara uyarak topluma hizmet etmektir. Seçilen, hizmet etmek için talipli olanlardan biri, seçenlerde, görevi verendir. Seçenin göreve layık görüp seçtikleri, kendilerine duyulan güvene karşılık olarak minnet borcunu da yüklenmiş olur.
Demek ki demokraside, şükürsüz millet tanımı yoktur. Millet, demokrasinin ilk öğesi, imkânları yaratan, görevlileri seçerek belirleyen mülk sahibi ve devletin patronudur. TBMM’nin duvarındaki, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.”ifadesinin oluşumu da buraya dayanır… Ve şimdi de, milletin neden minnet duymayışını anlatalım.
Milletten, emeği ve birikimi ile oluşturduğu ve zorunlu ihtiyaç maddelerini üreten yüzlerce işletmeyi, milyonlara varan insanın işsizliği ile geçim kaynağını yok edenlere minnet duymasını bekleyemezsiniz. Çünkü bu ülke, sadece sizin babanızın malı ve millette sizin kulunuz, köleniz değildir.
Milletten, hammaddesi tarıma dayalı ürünlerini üreten işletmeleri kapatıp, ürünlerini yine milletin parası ile dışarıdan alanlara, böylece zaten bir türlü kapanmayan cari açığı daha da artıranlara minnet duyması beklenemez. Milletin, kendine yeten tarım ve hayvancılık ülkesi iken, dışarıya bağımlılık için onları üretemez duruma getirenlere de minnet borcu olamaz.
Milletin, maliyeti beşe ona katlanan yol, köprü, tünel ve hastaneler yapımı için 20-30 yıl borç ödetenlere ve buna rağmen hazinedeki akçeleri sıfırlayanlara, yetmediği için faizi ve maliyeti yüksek borçlandıranlara minnet borcu olamaz.
Milletin, kendi zor geçinirken, başka ülkelerin kabul etmediği on milyona varan sığınmacıyı barındırıp beslemek zorunda bırakılmasına, hazine ve yerel yönetim imkânlarını peşkeş çekenlere minnet borcu olamaz.
Milletin, kimseye minnet borcu olmadığı gibi, Çanakkale köprüsünü cebindeki para ile yaptırmışcasına konuşan iktidar mensubunun kullandığı sözü iade eder.
Tüm bu olumsuzluklara sebep olan iktidarın, tarikat sofralarından daha donanımlı sofralar ile kendilerine ziyafet çekerken, millete şükürsüz demesini vefasızlık olarak görür ve özür dileyerek, özverili olmalarını bekler.
04 Mayıs 2022
Hüsnü ARSLAN