Ortadoğu halkının en az %90’ı Araplardır. Ancak tamamına yakını Müslümandır ama çaresizdirler. Evet, çaresizliklerinin ilk önemli nedeni miskinliktir, çünkü çalışmayı hiç sevmezler. İkinci önemli nedeni yüreksizdirler, çünkü asla savunma içgüdüleri yoktur. Üçüncü önemli nedeni bencildirler, bu yüzden aralarında dayanışma yoktur. Dördüncü önemli nedeni mollalıktır. Bunun çünkü’sü, alttaki açıklamalardadır.
Kur’an ın ilk suresi “oku” diye başlar ama bu anlamadan oku demek değil, anlamak için dikkatle oku demektir. Biz arap dilini bilmediğimiz için anlamadan kıraat ederiz. Kuran’ın Türkçe okunmasına da zatı şahaneler karşıdır. Arplar okumayan millet oldukları için kendi dillerindeki önemli bir metni okur ama anlamaz. Bunu Kur’an içindeki sosyal adaleti bilmediklerinden anlıyoruz. Bu yüzden, girişteki dört nedenin tüm sebebi, sorgulayarak eğitilmemiş olmaktır.
Mollalık ise muhakemesiz okumak ve düşünmeden karar vermektir. Bizde mollalığın karşılığı imamlıktır. Herkesi imam yapmak istiyoruz ama ezberlemekten öteye yetenekleri olmadığını da biliyoruz. Beceri altyapısı orta öğretimde oluşur, üniversite de onun üzerine inşa edilir. Bu yüzden bir cent dahi ödemeden beş milyar $’lık köprü yaptırıyoruz ama millete 20 yılda toplam 25 milyar $ borç ödettiriyoruz.
Ortadoğulu şeyh’lerin kölesi olduğu için dünyanın şamar oğlanı oldu. Cumhuriyet ile onlardan uzaklaşırken, arap hayranlarımızın marifeti ile bizler de tarikat ve cemaat köleleri olma yolundayız. Durumu anlatmak için altı yıl önce “yenikastamonu. com” da yayınlanan “Laik Dünyada Dindar Çaresizler” başlıklı yazımı eklemek istiyorum. Bu, aynı zamanda Ramazan boyunca süren “mescid-i aksa” olayları için de geçerlidir.
08 Mayıs 2022
Hüsnü ARSLAN
Laik Dünyada Dindar Çaresizler
Dindar olanlara sorarsan, laiklik = ateistliktir. Gerekçesi belli, laiklik Fransızcadan geldiği içinmiş. Nüfusa oranla Türkiye’de Müslümanlar kadar, Fransa’da Hıristiyan vardır. Müslümanlar dindar ise, Hıristiyanlarda dindardır. İnanç farkı olmadan dindarlık, Yaradana, doğaya, topluma karşı dürüst kul, doğruya ve doğru yola yönelmiş iyi ve faydalı insan olmaktır.
Laiklik, ne dinsizlik nede dindarlıktır. Bunu ben uydurmadım, TDK sözlüğüne bakın aynen böyle bir tanım göreceksiniz. Ama ülkemizde yıllardır, “Laiklik = Dinsizlik” olarak empoze edildi. Bu çabayı gösterenler, dindarlığı maske yapıp halkın sırtından geçinen tarikatlar, cemaatler ve onların paralelindeki siyasilerdir. Yaptıkları, insanı Allah ile aldatmaktır.
Dünya genelinde laik devletlerin oranı %80-90 arasında, diğer %10-20 arası devletler ise dindar olarak tanımlanmış olanlardır. Aslında dindar denerek gerçek anlamda dindar olunmadığını da biliriz. Çarpıcı iki örnek, laik olan Fransa ile dindar olan Suudi Arabistan’ı karşılaştıralım ve hangisinin gerçek dindarlığa daha yakın olduğuna öyle karar verelim.
İşte bana göre (FRANSA – SUUDİ) karşılaştırması, (bunu herkes kendine göre yapsa da çok büyük sapma olacağını sanmıyorum); Öğelerin karşısında (.. – ..) şeklindeki on üzerinden olan değerlendirmede, soldaki FRANSA, sağdaki SUUDİ ARABİSTAN’dır.
Kadın erkek eşitliği (on – sıfır), adil gelir dağılımı (sekiz – iki), eğitim ve bilgilenme (dokuz – bir), toplumun kültürel gelişmesi (dokuz – bir), devletin ekonomi ve siyasi bağımsızlığı (on – sıfır) toplumun üreterek insanlığa fayda düzeyi (dokuz – bir) toplumun sosyal dayanışması (sekiz – iki) ve bu öğeler çoğaltılabilir. Değerlendirmeyi düzgün bir tablo halinde sunmak isterdim ama bu sayfa düzeninde editöre zorluk verdiği kanısıyla böyle oldu.
Yazının tam burasında Sn. Cumhurbaşkanının, imam hatiplerle buluşma konuşması vardı. Sn. Erdoğan, imam hatipli gençlere moral pompalarken, çok çalışmaları ve iyi hazırlanmaları nasihati çekiyordu. İyi güzel de, alt yapıdan yoksun, sıfır beceri ile yetişen bu gençler ile neyi başaracağını düşünmüşler mi? Hatırlatayım, “Laf ile peynir gemisi yürümez” deyimi, imamlar ile üretim olamayacağının kanıtıdır.
Diğerlerini bilmiyorum ama İslam dindarları hala çalışmadan avuç açarak dua ile işi yürütmek istediğini görüyorum. Eğer çalışsalardı bu kadar imkânlara rağmen, Ortadoğu bataklık değil cennet olurdu. Eğer bizde, dindar gençlik ve dindar anayasa yerine tam bağımsızlık için uğraşsaydık, bu gün sınırından Suriye tarafına ayağımızı uzatamaz durumda olmazdık.
28.04.2016
Hüsnü ARSLAN