Aslında hepimizin tanıması gereken ama çok azımızın tanıdığı Toprak Dede’miz, 4 Nisan 1922 de Balıkesir’in Bandırma ilçesinde dünyaya gelmiş değerli bir iş ve bilim adamı Hayrettin Karaca, 21 Ocak 2020 saat 08,03 de vefat etmiştir. Neden değerli, çünkü “Karaca” adı ile başlattığı bir triko işletmesini bir dünya markası yapabilmiştir. Neden değerli, çünkü doğaya yararlı olabilmek için “TEMA” vakfının aktif kurucusu olmuş ve yaşamının son anına kadar orada hizmetler vermiştir.
Türkiye’de sanayileşmenin, Cumhuriyet ile başladığı bildiğimiz bir gerçektir. Zaman içinde, dünya markaları olmuş kuruluşlarımız vardır. Bursa Merinos Yünlü Kumaş İşletmesi, bunlardan sadece biridir. Zarar ettiği için özelleştirelim dendi ve tamamı satıldı. Evet, bu işi Turgut Özal başlattı, Recep Tayyip Erdoğan tamamladı. Karma kumaşta Altınyıldız ve trikoda Karaca, özel sektör örnekleridir. Yeterli olmasa da, iyi ki bu kadar özel işletmelerimiz olmuş. Yoksa bu gün, Osmanlının son dönemleri gibi her şeye muhtaç ve çaresiz kalırdık.
TEMA Vakfı’ndan yapılan açıklamada, “Kurucu onursal başkanımız ve Toprak Dedemiz Sayın Hayrettin Karaca’yı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz” denildi. Toprak Dede Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede A. Nihat Gökyiğit, 11 Eylül 1992 tarihinde TEMA Vakfı’nı birlikte kurdular. Peki, TEMA’nın amacı nedir? TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma amaçlıdır.
Her doğa haberinde bu iki dedeyi yan yana gördük. Hayata bakış açıları, iş ve yatırım anlayışlarında benzerlikler gördük. Toprak Dede hizmetlerini geride bırakıp yaşama veda etti, Yaprak Dede devam ediyor. Kendisine sağlıklı ömürler diliyor, her ikisine birden bizlere doğa sevgisi ile ekonomiye katkının önemini anlattıkları için saygı ve minnet duygularımızı sunuyoruz.
Onlar bu yaşlara, Atatürk ilkelerinin sembolleri olarak gelmişler ve Ekonomi ile doğa için Atamızın yolunu takip etmişlerdir. Aslında onları anlayamamış olan bizler, özür dilememiz gerekir. Çünkü üretilenleri ve doğayı yok edenleri yönetici seçmeğe devam ediyoruz. Bu yüzden Doğa sevdalısı Dedelerimizin en çok üzüldükleri dönem, son 17 yıl olmuştur.
Özetle son 17 yılda, doğaya karşı yapılanları açıklayalım; Pek çok orman alanı yandı kül oldu. Pek çok orman alanı da maden çalışmaları için feda edildi. Zeytinlikler ve sahiller yok edilip ranta teslim edildi. Korunan milli alanlara saraylar ve siteler inşa edildi. Tuz gölü kurudu, Konya ovasının her yanı obruk çukuru oldu. Karadeniz ve kuzeydoğu HES’ler ile tarumar edildi. Bu durumda Doğa Dede’leri üzülmez mi?
Doğa gönüllüsü dedelerimiz görevlerini en güzel şekilde sürdürdü. Onların yerini dolduran var mı bilmiyoruz. Şu an ülkeyi arap çölüne ve toplumu da araplaştırmak isteyen bir ekip yönetiyor, Anadolu’muzun güzelliklerini yok etmek için yarışıyorlar. Bize düşen dur demektir, diyemezsek, doğal felaketlerin kurbanı olacağız.
23.01.2020
Hüsnü ARSLAN