Mafya

Bu gün, hepimizin şöyle veya böyle bildiği, bazen ayyuka çıkan haberlerden tanıdığı “mafya” üzerindeki düşüncelerimi anlatmak istiyorum. Sözcük kulağımıza geldiğinde, her birimizin beynindeki algı merkezi farklı ama yakın değerlendirir. Yinede hafızada kalanların, kayıtlara uygunluğunu anlamak için tarama yapar ve böylece mafyaların iyi ve kötü amaçlarını da anlamış oluruz.

Mafya’nın sözcük anlamı Kabadayı, Çete, Eşkıya ve Özgürlükçü gibi sıralanmış ama en sondaki de nereden çıktı demez miyiz? Valla ben dedim, umarım sizler de dersiniz. Gerçekten mafya, bazen iyi amaçlı olabiliyor ama iyi ile kötüyü ayırmaya çalışacağım.

Özellikle ABD’nin geçmişine ait sinema flimleri konusu, ailelerin kendilerini koruma yöntemleridir. Bilinen tarihi henüz 300 yıla ulaşmamış ABD, bu yöntemlerin kolektif hale getirilmesi ile oluşmuştur.  Tarihi eski olan İtalyan mafyacılığı hala günceldir.  Geçmişte Osmanlı ve Arap saldırılarına uğrayan İtalya, devrim sonrası hızla atak yapan Fransız’ların işgal ve zulümlerine karşı savunmayı devletlerarası savaş ilanı ile değil, yerelde örgütlenen mafyalar ile yapmayı tercih etmişlerdir.

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında, çoğu milletlerin düşmanca tavrından cesaret alan Ermeni Asala Örgütü, elçiliklerimiz mensuplarını hedef alıp şehit etmişlerdir. Bu olaya karşı görevlilerin arasında, Susurluk kazası ile Abdullah Çatlı adı, Mafya olarak öne çıkmıştır. İtalyanların Fransa ya karşı, Türklerin de Ermeni Asala örgütüne karşı iyi mafyaları dahi zamanla kötüye dönüşmüşse de önceki hizmetlerini asla etkilemez.

Ülkemizin, her zaman ve çok sayıda Kabadayı, Çete ve Eşkiayaları olmuş ve bunların çoğu kötü mafya tanımı ise, “Sıra dışı işler çeviren, bu işleri yaparken cinayet bile işlemekten çekinmeyen bir tür gizli örgüt”. Evet, buraya kadar iyi ve kötü mafyaları yeterince anlatabilmişsem, ne mutlu bana.

1990’lı yıllar, “mafya, siyaset, devlet” ilişkisinin açıkça yaşandığı dönemdir. O dönemi takiben onca köklü partilerin silinmesinin en büyük sebebidir. Adı ünlenmiş mafyalar siyasiler ile özleşerek, devletin bekasını dahi etkilemişlerdir. Mafyaları sağcı, ülkücü ve solcu olarak kabullenip her biri taraflarının kahramanı olmuştur. Devleti yöneten siyasiler, bu kaos’u seçim aracı olarak görmüştür.

Yine hepimiz biliriz ki, Uludağ, paparazzi ve siyasi ünlülerinin uğrak yeridir. O yıllar Uludağa gelen bir komutan oğlu ile yörenin bir kabadayısı arasındaki tartışma, komutan oğlunun silah kullanıp rakibi yaralaması ile biter. Olay mahkemeye taşınır ve hâkim kararı, “mağdurun silah önünde ne işi vardı” ile sonuçlanır. Ben bu olayın bizzat şahidi değilim ama çevremizde fıkra gibi yaygınca anlatılmasının şahidiyim.

O yılların bir mafyası tutuklu iken yakın zamanda çıkarılıp, geçmişten daha açık ve tehlikeli olarak bu günün siyasi bir aktörü haline sokulmak isteniyor. Belli ki bu siyasi ekip ve başı için TBMM’de kalabilmenin tek yolu budur. Bu durum, aynı zamanda yıllarca onları destekleyen seçmenlere ve hasbelkader demokrasimize ihanettir. Bu lider veya liderler, ateşle oynamanın zarar ve anlamını öğrenememiş demektir.

19 Kasım 2020

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s