Yürütme

On bir yıldır yazdığım hayata dair yazılarımla, ülkemizi yöneten siyasiler için sayısız yorum, eleştiri ve övgülerim olmuştur. Sağlık sorunlarımız yüzünde ara verip, 17 gün önce sözünü ettiğim işsizlerimizin ortak derdi “kaldırım mühendisliğinden” sonra, yürümeyi bile unutmuş Ortadoğuluların ortak derdine değinmek istiyorum. Çünkü demokrat toplumlarda seçimle oluşan Yasama, Yargı ve Yürütme yerine, Ortadoğu toplumlarında seçimsiz ve ömür boyu yürütenleri olmaktadır.

Demokrasinin üç temel kurumu Yasama, Yargı ve Yürütme(3Y), birbirinden bağımsız ve birbirini denetleyen(otokontrol sistemi) kurumlardı. Bu sistem 97 yıl önce Atamız ve arkadaşlarınca Cumhuriyet ile birlikte bizde de başlamış. Kuruluş dönemi bitti ve demokrasi başladı dedikten sonraki darbeciler bile bu esasları korumuştur. Ama hep darbecilere veryansın edenler yani sivil darbeciler demokrasiyi bir asır geriye taşıma düşüncesiyle 16 Nisan 2017 anayasa değişikliğini yapmışlardır.

Böylece, bir asır önceki Ortadoğululuk yeniden başladı. Denetlenip hesap vermeden tam bir Osmanlı zihniyetiyle ülke yönetmek ve bu çağdışlığa halkı da ortak ederek başladı. Ortadoğu, insanlığın ilk yerleşim yeri, medeniyetlerin doğuş yeri ama bu gün bilim çağından bihaber aciz toplumların yaşadığı yerdir. Ortadoğuluların derdi, beyin durgunluğu yüzünden sürü mantığı ile yönetilmesidir. Güç bende diyenler, bu şartları illa da zorlar ve imkânları kolayca yürütür.

Anadolumuz Ortadoğuda, biz Türkler de Ortadoğulu sayılırız. Araplaşmış olanlarımız çürümüşlüğü, milliyetçilerimiz de Türklüğün gururunu temsil ederler. Ama çoğumuz inancımızı Araplıktan ayıramayız. Ne yazık ki bu zayıf yanımızı hainler ve düşmanlar kullanılır ve başımız bir türlü dertten kurtulmaz. Sonuç ortada, üretmeden tüketen 80-90 milyon yürümeyi unutmuş nüfus, yürütenlerin yok ettiği koca bir ülke…

Üretmeden tüketmek dedik, liyakati kaldırıp mülakat ile işe alınanlara, çalışmadan maaş alan bankamatikçilere üreten dememiz mümkün mü? Haber dinlerken kanımızı donduran ve devlet kurumlarını parselleyen, toplum ahlakını dinamitleyen cemaat ve tarikatçılara üretiyor denilir mi? Ayrıca bu çağdışı yaratıkların kölelerimiz dedikleri insanların sırtına kene gibi yapışmasını görmezden gelebilir miyiz? Oy için önlerinde diz çöken siyasilere samimi olduklarını söyleyebilir miyiz?

Mart ayı başında pandemi için kapanan okullar, 8 ay sonra dahi açılamadı. Atatürk hava alanına 8 günde hastane yapanlar, okullar için 8 ayda neden gerekeni yapmadı? Açık söylemek gerekirse çok şey kaybedilmedi. Çünkü adının başında imam olan okulların açık olması ile kapalı olması arasında fark olacağını sanmıyorum.

Anayasamızın tarifine bakınca, TC’i laik, demokratik, sosyal ve hukuk devletidir. Eğitimi çağdaşlık yerine dindar ve kindarlığa dönmüşse, ülkeyi yönetenler açıkça anayasal suç işliyor demektir. Bu temel kavramı göremeyen bir millet, Ortadoğuluğu çağdaşlığa tercih ettiği de açıktır. Böylece, “Her millet layık olduğu gibi yönetilir” sözünün doğruluğu kanıtlanmış olmaktadır.

13 Ekim 2020

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s