28 Şubat 1997 darbesinin 25.yıl dönümü 2 gün önceydi. İktidar, son 20 yıl boyunca sürekli zora soktuğu ekonomi için gündem değiştirme aracı, 6’lı muhalefet birliği de, aşınmış demokrasinin çözümü için bu kritik tarihi kullandılar. Aslında olaydaki enteresanlığı yaratanlar, post modern 28 Şubat darbesinin gerçek nedenini bilerek üzerini örtmeğe, milli ve dini değerlerimizi hafife alıp gerçekleri elma şekerine benzetmeğe ve bunu kendi çıkarları için malzeme yapmaya çalışanlardır.
Ülkemiz, teknolojik üstünlüğe ulaşmış Avrupa ile Rusların, hala ortaçağın gerisinde yaşayan Ortadoğulular arasındaki tampon gibi görülmektedir. Bu yüzden, kendileri gibi gelişmek istememize engel olan kuzey ve batı komşularımız, en azından çıkarları için girdikleri ortdoğudan kaçanları bizde barındırıyorlar. Aslında bu işi kendileri de değil, havale ettikleri ABD’ye yaptırıyorlar.
Her şeye, inançlar ve felsefi düşüncelerin doğru yola getiremediği insan bencilleşmesi neden olmaktadır. Bencilliğe baskıda, tarihi çok eski doğu felsefi geleneği, 2500 yıl önce başlayan monoteizm (İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik ve Burhancılık tek tanrılı inançlar)’dan, daha etkilidir. Bu farkı, aralarındaki anlaşma ve dayanışmada daha başarılı olmaları ile görüyoruz. Mesela, tek tanrılı dinler, kul hakkı ve adalet der ama hepsinin mensubu köleliği dahi tümüyle yok sayamamıştır.
Bencil toplum oluşmasına Roma, Osmanlı, diğer Avrupa ülkeleri ve ABD imkân verip kuvvetli olan aslan payını alarak devam ettiriyor. Bu yüzden, 2.dünya savaşı sonunda bencillik liderliği ABD’ye geçmiştir. Dolayısıyla, yakın tarihimizdeki dünya organize entrikalı ve kirli işleri, ABD marifetiyle yapılmaktadır. Ülkemizdeki tüm darbeler, Ortadoğu talanları ve son olay Rus Ukrayna çatışması mimarı da kesinlikle ABD’dir.
Darbelerdeki ABD amacı, darbe olan ülkelerdeki yönetimleri avuç içinde tutmaktır. Bu işleri yürütmenin maskesi demokrasidir. Maskenin arka planında daima sözde düşünce ve inanç özgürlüğü vardır. Eğitim kalitesi, inanç baskıları, kalitesi düşük yaşam düzeyleri, köleleştirilen toplum, daima sağlıklı karar vermenin engelidir.
Bizdeki darbelerin en masumu 28 Şubat 1997 darbesidir. ABD’ye rağmen cemaat ve tarikatların zararına karşı yapılmış en samimi uyarıdır. Darbeci görünenlerin eylem ve söylemleri açık ve nettir. Sonradan FETÖ denilen şaklabanın ABD yönlendirmesi ile ülke yönetiminin kılcal damarlarına girmek istemesi fark edilmiş ve siyasiler o doğrultuda uyarılmıştır. Uyarılma yeri kışlalar değil, önceki darbelerden mağdur Cumhurbaşkanı riyasetindeki Milli Güvenlik Kurulu(MGK), yani yasal zemindir.
İktidarın, ittifak içinde olduğu FETÖ’ye, Ergenekon kumpasları ile Kozmik odaya girme izini verirken, 15 Temmuz 2016’ya vize çıkarttığını anlamayan vizyonsuzluğu açıkça ortadadır. Bunları ve benzeri olayların tümünü 28 Şubat 1997 sonrasında yaşadık. 25 yıl önce demokrasi adına oluşan kara leke ve gerçeklerini, 25 yıl sonra sandıktan çıkmak uğruna görmezden gelme samimiyetsizliği küçümsenmemelidir.
02 Mart 2022
Hüsnü ARSLAN