Tekstil çalışanı binlerce kadının 165 yıl önce başlattıkları kadın dayanışma ve hak isteme günü, her yıl 08 Mart’ta anılıyor. Bu güne, önce “Emekçi Kadınlar Günü” ve sonra da, “Dünya Kadınlar Günü” denerek devam ediyor. Aslında, kadınların çalışmadığı zaman ve zemin yoktur. Kadınlar, daha pratik olan zekâları ile “kadın eli değme” farkını yaratan, daima hayata güzellik katan “İlham Perilerimiz” sayılırlar.
Doğadaki tüm canlıların varoluşu, dişi ve erkeği ile sürekliliğinin sağlanışı, kadın ve erkek eşitliğine bağlıdır. Nedense, erkeklerin gücünü öne çıkarıp üstünlük iddiaları vardır. Yaradan’ımız, farklı güç faktörleri ile dişi ve erkek eşitliğini sağlamıştır. Buna karşı erkekler, kadının becerisi, kıvrak zekâ yapısı, sevgi ve güzelliğin oluşmasındaki farkını görmezden gelme bencilliğini bırakmazlar.
Aralıksız çalıştığım 45 yılımın yarıdan fazlası tekstil de geçti. Tekstil, insan gücünün daha çok kullanıldığı, verimlilikte insan faktörünün esas alındığı iş alanlarıdır. Bu yüzden tekstil işletmeleri genelde bütünleşmiş tesislerdir. İplik üreten, dokuyan, kumaş paketleyen ve hazır giyim çalışanlarının çoğunluğu kadınlardır.
Emekçi Kadınlar günü başlangıcından anladığımız, emek istismarının geçmişi hayli öncelerden gelmektedir. Bir asır önce başlattığımız Cumhuriyet ile demokrasi ilke ve esaslarını olgunlaştıramamış olmak temel nedenimizdir. Kapitalist düzende yaşam şartları kadının çalışmasına göredir ama yeterli istihdamın olmaması, kadın emeği istismarını artırır. Yani hem daha verimli diyorsun ama hakkını vermiyorsun.
165 yıl önce tekstil de çalışması daha uygun görülen kadınlar, az eğitimli ve az ücret ile tercih edilirken, bu gün denk eğitimli ama hala az ücret ile çalıştırılmak isteniyor. Buda yetmiyor, bazı otoriter dinci kesimler, hiç eğitimsiz ve evinde kalan, kocasına ve çocuklarına hizmet etmeleri için dini de alet edip baskılar yapıyorlar. Onlar, erkekler çalışıp kazançların bir bölümünü kendilerine getirsin, kadınlar ve çocuklar da ayak hizmetlerini görsünler, yani, maile köleleri olsun istiyorlar.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yaklaşık bir asır önce kadınlar için “Dünyada her şey kadının eseridir.” demiş ve toplumsal hak ve özgürlükleri ilk tanıyan olmuş. Ama bu gün tarikat şeyhi’nin istediği geçerli oluyor. Bu durumun ilk sorumlusu eğitilmiş olmalarına rağmen mücadeleden uzak duran kadınlarımızdır.
Son Rus-Ukrayna savaşında, ilgimizi çeken toplumsal gelişmişlik farkları görüyoruz. Ailenin babası, kadın ve çocuklarını savaş tehlikesinden uzaklaştırmak için yolcu ederken, karşılıklı son görüşme anlamlı bakışları yüreklere takılıyor. Tüm erkekler hatta bazı kadınlar yurt savunmasından kaçmazken, milyonlarca Suriyelinin akın akın ülkemize gelişlerini ve buralarda fütursuzca çoğalmalarını hatırlıyoruz.
Kadını erkeği asker ruhlu doğan Türk toplumu, son 20 yılda askerlikten uzak kalma ayrıcalığı yaşar oldu. Parası olmayan ve içine sindiremeyen şehit aileler ile anneleri, kayırılanlara tepkisiz ve çaresiz kalmamaları gerekiyor. Tüm bu yakınmalar yanında, yinede dünya kadınlar gününü kutlamak ve Ortadoğunun duygusuzlarından uzak durmamızın yararını belirtmek istiyorum.
07 Mart 2022
Hüsnü ARSLAN