Ders Başı

27 Aralık 2019 tarihinde başlayan CORONOVİRÜS (covid-19)salgını, tüm dünya milletlerini dize getirdi ve etkileri hala devam ediyor. Ülkemizde salgın başlangıcı 11 Mart 2020’dir. Özetle, Mart 2020 başından bu yana salgın şartlarını yaşıyoruz. Hala her gün yaklaşık 250 can verdiğimiz dolu dolu 17 ay sürede, neler kaybettik ve neler yaşadık diye sormayalım, Neler kaybetmedik ki dersek daha doğru olur. Çünkü o kadar çok şey kaybettik ki, ülkeyi yönetenler çetelesini tutmayı dahi başaramadılar.

Bu ülke 1999 Marmara depremini yaşadı, can kaybı 17 bin dediler ama esası 50 bin, ekonomik kayıp, ülke bazında %25 oldu. 2015 de iki seçimi yaşadık ve ekonomik kayıp hesabı yapan olmadı. 15 Temmuz 2016 da büyük bir ihanete uğradık, bunun zararları üzerinde durulmadık. 2017 referandumu ve 2018-19 seçimleri sonrasında tek adam ile şahlanacağız dendi ama esasta dibe vuruş oldu. Ne yazık ki bu ekonomik çöküş saklanamadı ve hala da çare bulunamadı.

Ekonomik çöküş halinde iken, tüm dünya ile birlikte covid-19 salgınına yakalandık. Ama herkes kara gün akçesi ile rahat, biz kara kara düşünüyoruz. Bilinen can kayıbı 50 bin, bilinmeyenler ile birlikte yüz bin. Ölümler ve vakalar tam gaz, çaresiz ve tedbirsiz maske, mesafe ve hijyen diyerek devam ediyoruz. Aşı bulursak olmamak için direniyor, olanlar da tedbirlerini unutuyor. Evet, bunlar elle tutulup, gözle görülenlerdir. Göremedikleriz de var, örneğin, eğitim durmuştur.

Türkiye’de eğitim sadece salgının 17 ayında durmadı, aslında 17 yıldan beri durmuş sayılır. Çünkü imam eğitimi, yanı ezber ile eğitim, yaşadığımız hayata uygun değildir. Ancak son 17 ayda eğitim yüzde yüz durmuştur. Eğitim toplumun sağlığı demektir. Eğitimin 17 aylık duruşu ile 20 milyon öğrencimizin kör, sağır veya topallık gibi hayatı boyunca sakat kalacağı fark edilmedi, beklide böyle olsun istendi.

Çok şükür tüm sıkıntılara rağmen 06 Eylül 2021 de ders başı yapma kararı alındı. Keşke 17 ayda, salgına karşı bazı önlemler alınabilseydik ama olamadı. Çünkü aşı alamayan bir iktidarın, 60 kişilik sınıfları 30 kişilik hale getirme imkânı olamaz. Aşılı öğretmen %50, aşılı öğrenci %sıfır, hijyen imkanı %25, virüs salgını durmamış ama eğitimde bıçak kemiğe dayanmıştır. Ey ahali, ülkede sosyal devlet anlayışı bitmiştir. Çare velilerde, evde, okulda, salgına karşı korunma desteği sizlerdedir.

Eğitim, bir milletin olmazsa olmazıdır. Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri ile bu konu üzerine gidilmiştir. Nobel ödüllü bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar, “Ben bu başarıyı Atatürk ilkeleri sayesinde elde ettim.”diyerek dile getirmiştir. Tarikat ve cemaatler ile eğitilmiş milletler, başarı ve huzurdan uzaktır. Dünyanın şamar oğlanına dönen Ortadoğu milletleri, özellikle Araplar, tarikat zararlarının ibretlik örneklerdir.

Müslümanlarda tarikat köleliği arttıkça, İslamiyet karalanmaktadır. Çünkü çalışan ve başaran toplum yerine köleliğe razı tolum oluşuyor. Atatürk, çağdaşlığa engel tekke ve zaviyeleri kapatarak ülkeye ve millete en büyük iyiliği yapmıştır. Böylece başlayan üreten ve ayakları üzerinde durabilen ve de tam bağımsızlık yoluna giren millet olduk ama yarıda kaldı. Bunları anlamadığımız sürece bağımlılık ve fakirliliğimiz artacaktır.

03 Eylül 2021

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s