Her Kurban Bayramı sonrasında yapılmak istenenlerin amacına ulaşmasını gözden geçirenler oluyor mu bilmiyorum. Bence bu konu çok boyutlu olarak ele alınmalı ve akıl dışı eylemleri devam ettirmemeliyiz. Yaşamsal deneyimlerin bunca zamandaki sonuçlarına göre insanlık, kendindeki ruhsal boyutu fark etmeli ve geleceğindeki cennet ile cehennem kavramlarına bilinçli olarak yaklaşabilmelidir. Bu gün, gümüş tepside sunulan emeksiz değerlerin işe yaramayacağı üzerinde duralım istiyorum.
Her vesile ile İnsanın diğer hareketli canlılardan farkı, düşünebilmesi olduğunu vurgularız. Bedenimizdeki iç ve dış organları, yaşam ve becerilerimizin araçlarıdır. Ruhsal yapımızın ürünleri, hayal kurmak ve onları işlevsel hale getirmektir. Mesela, resim yapmak bir hayal ürünüdür. Üç boyutlu dediğimiz en, boy ve derinliğe, bir de durağan veya hareketli işlevsel boyut kazandırmaya çalışırız. Durağan olanını mimari proje, hareketli olanı içinde sinema ile örneklememiz mümkündür.
En basit durağan resim örneği, küp remidir. Seçtiğimiz bakış açısı ile gördüğümüz üç boyutunu koyu çizgiler ile resimleriz ama göremediğimiz kenar ve köşelerini de nokta çizgiler ile belirleme ihtiyacı duyarız. Birde küre resmini düşünelim. Dünya bir küredir ve durağan kürenin en çok ¾’nü görebiliriz. Ama 2, 3 veya 4 parçalı açılımını bir yüzeye yayarsak tamamını tek düzlemde görmemiz mümkün dür.
Görme alanımızdan, 20 ve >/sn. resim aralıksız geçirince, canlı yayın olarak algılar ve bu esasta devam edince, video veya sinema olayı gerçekleşir. Durağanda noktalı çizgi veya açılım, hareketlideki algılamalar, aslında bizim düşünme gözümüz olup, eğitim sayesinde gelişirler. Eğitim, gördüğümüz iyi ve yararlı ürün ve eserleri oluşturma becerisidir. Kutsal kitabımızı papağan gibi ezberlemek değil, iyi anlamakla cennet hak edileceğini ve kurbanın da amacındaki hedefe ulaşacağını bilmemiz gerekir.
Hıristiyan toplumu, ilk 1795 yılında sorgulayamamış ve sonraki 226 yılda atılımları olmuştur. Yani bu gün, 226 yıl öncesinden daha az inanan değildir. Müslümanlık, 610 yıl sonra başlamış ve hala sorgulayamıyor. Sorgulamayan Müslüman’dan, sorgulayan Hıristiyan daha dürüst, çalışkan ve yararlıdır. Bu yüzden, dinlerin insanlığı ikna etme başarısı yoktur.
Her insanın, et ve kemikten oluşan bedeni ve ayrıca akıl ile düşünme yeteneğine bağlı ruhsal yapısı vardır. Aklını kullanabilen ve hayal kurabilen her insan, ruhsal yapısını geliştirir. Eğitim ile kazanılan deneyimler de eklenince, çalışma ve üretme potansiyeli artar ve de insanlığa faydalı hizmetler verir. Bedenler yaşlanınca ölüp kaybolur ama bana göre ruh, bir şekilde varlığını sürdürür. Hatta ölenlerin ruhlarının karşılaşacağı inancına sahibim(Lütfen bunu bir fantezi olarak kabul etmeyin).
Sorgulayan insanların egoları azalır ve dayanışmaları artar, adalet pekişir. Dolayısıyla ekonomileri istikrarlı, üretimleri devamlı ve huzurludurlar. Batılı ülkelerdeki başarı, demokrasi, özveri, hak ve hukuka bağlılıklar bu yüzden bizden farklıdır.
25 Temmuz 2021
Hüsnü ARSLAN