Bu gün çok geniş kapsamlı vicdan sözcüğü üzerinde durmak istiyorum. Anlamına yüklenen büyük değerlerin yanında, uygulamada karşılaşılan zıtlıkları görememek imkânızdır. İlk şaşkınlığım, sözcüğü TDK’da aradığımda Arapça kökenli olduğunu ve öztürkçe karşılığını bulamadığım zaman oldu. Sözlüklerde sözcük anlamı taranınca, kullanma yerine göre bazılarında 10 seçenek karşımıza çıkar. Vicdan sözcüğü ise, çok alanda kullanılan bir sözcük ama hiç seçeneksiz olması garip değil mi?
Evet, vicdan hem gururlanılan, hem de korkulan bir sözcüktür. Gururlanırız, çünkü Vicdan, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. Korkulur, çünkü zaman içinde bir insanı veya sineği öldürürüz ve bu büyük hataları yaparken, sonucunda olacakları dikkate almak istemeyiz.
Vicdanın, kişisel olduğu kadar toplumsal boyutları da vardır. Toplumu yönetenlerin her an karşılarında vicdani sorumlulukları olmuştur ama uygulamaya geçince, tersine kararlar alıp, toplumsal mağduriyetler oluştururlar. Ama bu olaya her ülkede olmaz, örneğin, Avrupalı ile Ortadoğulu arasındaki farklı yönetim biçimi, insan hakları ve adalet anlayışını açık ve kesin yansıtmaya yeterlidir.
Avrupalı yönetenler, toplumun çıkar ve haklarını korumak için azami dikkat gösterir ama Ortadoğulu, milletinin parasını çarçur etmek ve savurmaktan hoşlanır. Avrupalı çalışma, dürüstlük ve başarıda üstündür. Buradan varılan sonucun tanımı da vicdanlı olmakta üstünlük demektir. Dilimizdeki vicdan sözcüğü seçeneksiz Arapça kökenli oluşunu, uygulamadaki hatalar ile anlatmamız imkânsızdır.
Avrupalı yargısına ve adaletine güvenir, çünkü yargıç, önce vicdanı, sonra yasaları ile baş başadır. Yani üzerinde yönetim baskısı olmadığından, verdikleri hükümler ile adalete kolayca ulaşırlar. Bizim yargıcımız, yönetime ters karar alırsa mahrumiyet bölgelerine sürüleceğinden korkar. Böyle bir yargıç, vicdanlı düşünebilir mi?
Hazır yargı ve yargıçlardan söz açılmışken, geçmişte çok duyduğum anıdan söz etmek istiyorum. “İngiltere’de Hâkim maaşları sınırlanmaz ve açık çek verilirmiş. Böylece hâkimlerin vicdanlı olmaları ve halkında adalete tam güveni sağlanmış, sınırsızlığı fırsata çeviren de olmamış. Keşke tüm dünya milletleri ve yargıları böyle olabilse, ne kadar huzurlu bir dünyamız ve yaşantımız olurdu değil mi?
Vicdan’ın tanımlarından örnekler ile konumuzu noktalayalım ve ku’an a inanmış olanların buradaki tanımı anlayamamış olduklarını itiraf edelim. Çünkü kul hakkı yeme alışkanlığı olan bir toplu vicdanlı olamaz;
Bir insanda vicdan devre dışı kalmışsa, böyle birinin sağlıklı ölçüp biçmesi, sağlıklı değer hükümleri ifade etmesi, sağlıklı değerlendirmeler yapması beklenemez. Kur’an
Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç
“Tüm insanlar dünyaya, kafa ve yüreklerinde bir iç mahkeme ile gelirler. Bunun adına vicdan denir.” (Aydın Boysan)
08.11.2019
Hüsnü ARSLAN