Ekonominin terazisi

Adaletin terazisi olurda, ekonominin terazisi olmaz mı? Görebildiğim kadarı ile her konuda bazı denge unsuru vardır. Çünkü doğa dengeler esasına göre oluşmuş “Gündüz-Gece, Canlı-Cansız, Acı-Tatlı, Deniz-Kara, Aç-Tok”, o kadar çok ki, sayarak ta, yazarak ta bitmeyecek sanırız. Adalette olduğu gibi elbette diğer bilimsel konularında terazileri vardır. Ekonomide gelir-gider, kimyada p-H gibi temelde birbirini yok eden(nötürleyen) terimler, ait oldukları konuların anahtar sözcükleridir.

Ne yazık ki, günümüz şartlarının en popüler konusu ekonomidir. Aslında ekonomi ile gelir-gider, ucuz-pahalı, verimli-verimsiz gibi kavramlarıyla yaşam boyu uğraşsak ta, yakamızdan düşüremiyoruz. Cumartesi günleri mahalle pazarımız kurulur. Dün yine almamı buyurdukları marul, lahana, bakla, dereotu, maydanoz için pazara gittim ve bu kadar az malzeme ile haftayı atlattığımız için sevindim.

Dönüşte, sık karşılaştığım için selamlaştığım sokaklarımızı temizleyen görevli, “amca, bunları 50 liraya alabildin mi” demez mi? Hemen cebime el atıp, 50 liradan sadece 2 lira kaldığını görünce, 48 lira ya, nasıl bildin, dedim. Ne yapalım amca, ben de pazara gidiyorum ama fiyatlar çok yüksek, hiç aklımdan çıkmıyorlar ki, dedi. Görüyorsunuz buraya kadar hiç politikadan söz etmedim ama şimdi Ben ekonomist’im, ekonomist! sözü anımsadım. Demek ki, politikacılar illa da kendilerinden söz etmemizi istiyorlar. Ama zatı şahaneler-i boşuna böbürlenmesin, çünkü yolları süpüren görevli ondan daha büyük ekonomisttir.

Ben bildim bileli devletin iki yakası bir araya gelmedi. Çünkü her zaman sözü edilen bir sonuç var o da, cari açık. Devlet çarkı sonsuza dek bu cari açık ile nasıl dönüyor diye düşünürüz, sonra sayısız vergilerin jetonu düşer. Anlıyoruz ki, kafamızı hesaplar yormuyor, hesap bilmeyenler ve hesap vermeyenler yoruyor ve karıştırıyor. Evet, maaşlar ballı, masraflar sıfır, saltanat şahane,  neden hesapla uğraşıp yorulsunlar ki…

Yaklaşık bir yıl öncesine kadar özellikle sosyal medya da hayret ve gıpta ile görüp, hemen aklımıza gelen yorumu yapıştırdığımız bir haber olurdu. “Alman Başbakanı Merkel’in marketten alış-verişini yapıyor, sıraya girip kasada hesabını ödüyor, aldıklarını evine kendisi taşıyor vs”. Yorumlarımız da genelde ne akılsız kadın bu ya derdik. Şimdi, Merkel’in seçmenleri onu kendilerine hizmet için bizde kendisine hizmet edebilmek için seçtiğimiz ortaya çıkıyor.

Almanlar 1940-46 arası yerle bir olmasına rağmen 1960’a kadar kalkınıp bizim de 10 milyon’a yakın insanımıza iş ve ekmek verir hale geldi. Bunun tek farkı, düşünen kafa meselesi olup bilgili, dürüst, gösterişten uzak ve çalışkan olmaktır. Biz kendimizi hala Osmanlı sanıyoruz, saray, saltanat ve savurganlık. Üretmek yok, tüketmek çok, değirmenin suyunu düşünen hiç yok. Beceremeyince, %143 enflasyonu %61 demezsen cezaevini boylarsın tehdidi var. Buda bize uygun ekonomistlik anlayışıdır.

Ekonomistlerin görevi, Gelir-Gider, Borç-Alacak demekle bitmiyor. Kur, faiz, yerli mal, iş, işsizlik, ürün, özellikle kdv’si yüksek ürün, üretim ve verimlilik gibi pek çok değişkenleri birlikte takip edebilmektir. Bu da, her işte olduğu gibi yandaş ile değil, liyakat ve deneyim ister. Bastır vergiyi, artır ücretleri ile de olmuyor. Gelir yok ise çarşıda pazarda etiketleri yakalayan sadece gölgeler oluyor.

18 Nisan 2022

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s