Bu ülkede yaşayan insanların çoğunun hayali patron’luktur. Şimdi, sevgili Selçuk Tepeli, ergen ve aklı başında olan herkesin, ülkenin patronu olduğunu söylüyor. Nereden nereye değil mi? Bunu asla boş hayal gibi görüp, küçümsemeyelim. Çünkü patron olmanın şartı cepleri dolu, işleri tıkırında olmaktan çok sağlıklı, huzurlu, kafaların bilgi ve sevgi dolu olmasıdır. Umarım, dünkü umutsuz yazıma rağmen bu günkü umutla, gaza gelmiş olmadığımı anlatabilirim.
Çocukluğumda patron deyince Rahmetli Vehbi Koç hakkında anlatılanları hatırlarım. Sonradan patronluğa başkaları da eklendi ama efsaneleşmiş ve ebediyete göç etmiş oldukları için merhum Vehbi Koç ile Sakıp Sabancı’dan özelde olmayacağına inanarak söz edeceğim. Çünkü o güzel insanlar, emekleri ve paraları ile kurdukları iş yerlerinde, üretmenin ve topluma hizmet etmenin sembolleri oldular.
Benim çalışma hayatım esas olarak 1960 yılında başladı ve o zamanki patronlarımız girişimciliğin önderleridir. Oluşturdukları işyerlerini sonra yönetecek çocuklarını, yurt dışında daha iyi yetiştirmeye özen gösteriyorlardı. Bizler de onlara, para ile her şeye sahip olanlar diyorduk. Gazete, radyo ve televizyonlar aracılığı ile Vehbi Koç, yetişmiş elemanın verimliliğini(liyakati), Sakıp Sabancı da, sağlıklı ve donanımlı olmanın farkını kendilerine has yöntemler anlatarak toplumu motive ediyorlardı.
Zaman içinde, dışarıda eğitilmiş olmaktan çok milli duygularla yoğunlaşmış olmak, başarının önünü açma sebebi olduğunu gördük. Evet, bildiğimiz patron, çok çalışıp ve çalıştırıp para kazanandır. Ayrıca, daha fazla yatırım yaparak üretime, üretenlere, hatta milli varlığa katkıda bulunanlardır. Bu gün ne oldu? Yabancı sermaye teşviki, katma değerin dışarıya kaçışı, hatta kendi paralı insanımızın da parasını dışarıda tutan oluşudur. Sorarsan, paranın dini imanı ve milliyeti olmazmış.
Bankayı, tekeli, kâğıt, şeker, tekstil, kısaca üreten ne kadar yer varsa sat veya kapat, sonra işsizlik arttı, cari açık kapanmıyor diye gözyaşı dök. İşte buna dinozor gözyaşı denir. Bunu, “enflasyon sebep, faiz sonuçtur” diyerek geçiştiremezsin. Görüyoruz, hiçbir ekonomist de size katılmıyor. Sadece atadığınız adamlar koltukta kalmak için zırvalıyor ve umutsuzluk yaratıyor.
Evet, sevgili haber sunucumuzun “Patron sizsiniz” uyarısını hafife almayalım. Zira ne için olursa olsun bu ülkede tüm giderleri finanse eden millettir. Onun için seçenlerin patron’un kendileri olduğuna inanmaları önemlidir. Seçilenler de seçmendir ama seçimden sonra patron sadece kendileri olduğu sanırlar ve hesap vermek istemezler. Üstelik bu günkü sıkıntılara onay vermemizi isterler. Aynen, önseçimsiz belirlenen adayları seçtirme dayatmasında olduğu gibi.
İnsanlığı aşırılılıktan uzaklaştıran demokrasi kavramı olmuştur. Tüm inançlar daha önce bu maksatla gelmiş ama başaramamışlardır. Kul hakkının en çok ihlal edildiği yerler şeriat yönetimleridir. Adalet mülkün temelidir dendiği halde, aç olan parasızın fırından ekmek çalmasına el kol kestiren suç ama deveyi hamudu ile yutanlara kahraman deniyor. Demokrasinin başarısı, gönüllülük esasına dayanıyor.
28 Mart 2022
Hüsnü ARSLAN
Hüsnü Arslan Yazıları 