Anadolu’muzun zengini az, züğürdü çoktur. Zamanı geriye çektikçe görebildiğimiz hiyareşik durum halk ve ağalar ile başlar, paşalar ile devam edip, her şeye sahip şah ve padişahlar ile biterdi. Bu durumu günümüze taşıyan, “Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.”sözüdür. Ama kapitalist düzenin yeniden şekillendirip, demokrasi ile de makyajlı hale gelince, geçmişteki kimlikleri tartışılır olmuştur.
Cumhuriyet öncesindeki 621 yılın hükümranı Osmanlı padişahları, her Cuma saray selamlığına çıkar ve dışarıda birikmiş halkın kendisine “Padişahım çok yaşa” demesi ile biten töreni olurmuş. Bu güne göre zırvalık sayılan bu töreni açıktan sorgulamanız imkansızmış ama anlamı, yönettiğim bölgeler üzerindeki tüm değerler(insanlar da dahil) benim malımdır demekmiş. İnsanların, evinde ve ahırında barındırdığı hayvan için malım demesi gibi, Osmanlı’nın insanlara bu bakışı çok çirkin ama gerçekmiş.
Babamız 03 Mart 1997 tarihinde vefat edince, Kastamonu ilçesi Şenpazar merkez mahallesindeki miras kalan tarlaların tapu kayıtları ile ilgilendiğimde, henüz arsa niteliği olmayan bu tarlaların Osmanlı mülkiyetinde iken, yöredeki ağa aracılığıyla kullanabildiğimizi anladım. Cumhuriyet sonrasında, bölgemizde ağalık sorumluluğu kalmamıştı ama 1960-61-62 yıllarında kaldığım Yüksekova’da, ağalık ve aşireti tanımıştım. Oralardaki ağa köylerinin tarlası, evi ve ahırdaki hayvanlarının ağa malı, kullanıcı halkın sadece icarcısı olduğunu gördüm.
Doğunun ağaları hala varlıklarını koruyor ama diğer bölgelerdeki eski ağaların, adı yanında kalan ağalık lakabı olsa da, çok fazlaca mal mülk sahibi gibi görüp çenemizi yorardık. En güçlü ağalık olan padişahlık, saray hazinesi boşaldıkça, sefer ilan eder ve canını veren halk olur ama ganimetlerden zırnık koklatılmamış. Hakkımızın, sadece gösterilen yerlerde çalışıp geçinmek ve bu uğurda savaşıp şehit olma hakkı olmuş.
Kapitalizm, saray ağalıklarını çökertince, halkımız Cumhuriyet ve Demokrasi yolunu seçmiş ama hala saray sevdalıları, unutamadıkları sistemi hortlamak istiyor. AKP, Ortadoğulu ve orta çağ yönetim aşkı için yandaş zenginleştirme yöntemini seçmiştir. Bunun anlamı, zengin daha zengin, çoğunluktaki fakirlerde sefilliği yaşayacaktır.
Aynı zamanda 20 yıllık savurganlık alışkanlığı ile iflasa giden ekonomi yönetimi, enflasyonu fırlatmış, para stabil olamadığı için ticaret kördüğüm olmuştur. Çıkış yolu olarak görülen kur korumalı TL mevduat sisteminin asıl adı, fakirin zorla ödediği çok yüksek veriler ile zenginin tasarruflarını koruyup para kazandırmaktır. Hem sosyal devlet olacaksın, hem de fakirini daha fakir yapacaksın. Adalet bunun neresinde?
Bu günün sıkıntıları içinde 80 milyon nüfusun bankalara para yatıranları on milyonu geçmez. Kur korumalı sistem ile 70 milyon, 10 milyonu korumak için uğraşacak. O zaman yüreğiniz yetiyorsa referandum yapın da görelim. Eğer sonuç evet olursa, çarşıda pazarda ağlayanı ağzını banlayıp sustursanız da haklı olursunuz.
26 Aralık 2021
Hüsnü ARSLAN
Hakkımda daha önce açılan davaları düşününce bu tarz yazılar yazıp, yazılan yazılara yorum yapmaya çekiniyorum. Maalesef böyle bir duruma geldim. Herkes son günlerde sıklıkla bu tarz yazılar yazıp, paylaşımlar yapıyor ama artık şikayet edilmesi insanın içini iyice karatmış durumda. Keşke daha iç açıcı, problemi çözmeye yönelik yazılar, fikirler okuyabilsek.
BeğenLiked by 1 kişi
Halısınız Serkan Bey. Bazı hususlar için kısmen de olsa baskılar uygulanıyor. Ben yazılarımda elimden geldiğince ofsayt’a düşmemeğe çalışıyorum. Cemaatçilerin hızlı oldukları dönemde e posta adresim bloke edilmesi dışında zarar görmedim. Gördüğüm kadarı ile iktidar çok detaya inmiyor, yani daha hoşgörülü. Yazılarınızı okuyorum. Yönteminiz farklı olsada ilgi çekici, selamlar.
BeğenBeğen