Milletlerin, 2020 yılı başından beri covid-19 ile mücadele kapsamında yaşamlarını derinden etkileyen yasaklar ile iç içe oluşunu bilmeyenimiz yoktur. Ama ülkemizde bu yasakların, neye göre olduğunu anlamayan da çoktur. Çünkü toplumun 65 yaş üstü ile 18 yaş altı kesimleri psikolojik ve fizyolojik mağdurları olmuşlardır. Aradaki guruba üretenler diyorlar. Evet, onlar üretip batan ekonomiye katkıda bulunmak istiyorlar ama yarısı işsiz ve umutsuz, hayalleri, dünyaları kararmış haldedir.
Bilmem hiç nizamiye ziyaretçisi oldunuz mu? Kapıdaki nöbetçi asker, sizinle diyaloga isteksiz olup daha çok yasak sözcüğünü kullanmak ister. Biraz ısrar edince de, yasak hemşerim yasak der ama çok geçmeden ziyaret edilen kapıya gelip seni bulur. Birde, karakola ya da emniyetin bir kurumuna gidersen, ziyaret edeceğin kişinin dışarıda veya toplantıda olduğu söylenir ama yasak diyerek kestirip atmazlar.
Devleti yönetenler de yasaklar koyar ama kimi zaman uyulur, kimi zaman uyulmaz. O zaman bazı sapmalar olur ve sonucunda ya bolca ceza toplanır ya da yönetenlerin keyfi işleri görülür. Son 14 ayın covid-19 yasakları da bir şekilde delindi. Ya ekonomi, ya da biz yaptık oldu denilerek, olan hep sıradan vatandaşa oldu. Yani sıra dışılara ceza kesildiyse, sadaka kabul edilerek bir oh çekip rahatladı ve kendi yasağını yok sayan siyasilerin başları göğe erdi. Zararlı, yine sıradan olanlardır. Hastanelerde can vererek, uluslar arası rekorlara imzalar attırmışlardır.
Türkiye, yüzü ve yönü batıya dönük bir Ortadoğu ülkesidir. İnançları ve kafaları ile Ortadoğu’ya uyumlu ama imkânları ile uyumsuz. Bu yüzden demokrasiyi anlamamış ya da hazmedememiştir. Tarikatı şeyhi bol, halkı da onlara köle olmaya çalışır. Seçim zamanı gelir, parti lideri sıh’ın dizinin dibine çökerse sandıktan çıkar. Yasak dahi olsa, şıh ölünce, on binler toplanır ve yasak takipçisi bakan da orada seyreder.
Halkı kendinden geçip şıhına son görevi derdinde, bakanı elini açıp şıh duasıyla oy derdindedir. Bu yönetim biçimine demokrasi denecekse, mutlaka “şıh demokrasisi” olarak düzeltilmelidir. Şıh Tanrıya şirk koşup açıkça sahtekârlık yapıyor, siyasiler de, halkı Tanrı ile aldatıp demokrasiye ihanet ediyor. Kendimizi demokrat sanarak kandırıyor, birde dünya milletlerine yutturmaya çalışıyoruz.
İslam dini tarikat dini değildir. İslam toplumu da tarikatçı kölesi değildir. 101 yıl önce kurulan TBMM ve 98 yıl önce ilan edilen Cumhuriyet’in amacı da, şıh’lık için değildir. Tekke ve zaviyelerin yasaklanmasının nedeni, bağımsız ve demokrat bir ulus olmak içindir. Bu yüzden, Atatürk ile birlikte savaşırken şehit düşen ecdadı, bu gün şıh köleliğine razı torunlarını asla af etmeyecektir.
24 Nisan 2021
Hüsnü ARSLAN