Bu gün 2021 yılının ilk günü(01 Ocak 2021)’dür. Dün akşam televizyonlarda sıklıkla sorulan soru, “Yeni yıl için dileğin nedir?”e verilen yanıtlarda söz birliği etmişçesine “Sağlık ve huzur olsun” denildi. Ayrıca sağlık çalışanlarının emeğinden, aşı olmanın öneminden, sosyal devlet olmanın gereğine kadar dileklerin olması, kayda değerdir. Yazı başlığı sosyal medyada dikkatimi çekti ve ekledim ama “Eleştirme sırası senelere mi kaldı?”sorusunun altını doldurmak için çalışacağım.
2021 yılının ilk gününde yine, geçmiş yılların her günü gibi kişisel ve toplumsal dert ve sıkıntılar üzerinde duruyoruz. Buda bize, milletin mutlu ve umutlu olamadığını kanıtlıyor. 2020 yılının farkı, uzun yıllar uzağında kaldığımız salgınların bir çeşidi covid-19 afetini yaşatmasıdır. Ancak bu sadece bizi değil, tüm dünya milletlerini etkilemiştir. Bizim diğer pek çok milletlerden farkımız, sosyal devlet olup ta kara gün sigortası oluşturamayışımızdır.
Demokrasi ortamında yönetilen sosyal devletlerin güçlü kavramları, adalet, liyakat, verimlilik, STK’ları, sigortacılık ve emekliliktir. Bu günlerde sıkça söz edilen deprem, işsizlik, kıdem tazminatı ve emeklilik sigortaları, ya iyi işlemediği, ya da böylesi hazır kaynakları siyasi iktidarların keyiflerine göre harcayıp yok etmeleridir. Bu kaynaklar çok kolay harcandığı için toplumun yaşam standartları adeta sıfırlanmıştır.
Yine bu gün, dün geceki milli piyango büyük ikramiyesinin %75’i piyango sahibine kaldığı haberini gördük. Eğer bu %75 ikramiye üzerine bir çekiliş hazırlansa, yine milyonlarca bilet satılacağından emin olun. Bu milleti talihçilik ve kadercilikten asla vazgeçirmeniz mümkün değildir. Milletçe çalışalım ve kazanalım diyerek yapılan işletmeler, başörtüsü, maşallah, bismillah diyerek alkışlarla satıldı ama bunun, işsizlik ve kriz nedeni olduğu hala anlaşılamadı.
Her millet layık olduğu gibi yönetilir’i söyleyeni ödüllendirmeliyiz. Çünkü toplumu uyarmanın daha açıkçası olamaz. Birkaç torba kömür ve makarnaya oyunu satan bir toplum, asla demokrasinin ne demek olduğunu bilmiyor ve onlar, seçtiklerine köle olmayı seçiyorlar. Nitekim inancı ile kandırılanlar, malını, canını, hatta ırzını emanet ettiklerinin resmen kölesi olmuyorlar mı?
2020 yılına kadar krizler ile boğuşurken, covid-19 salgını baskını ile kriz büyüdü ve on binlerce canlarımızı da aldı götürdü. Salgın bir yede başlamışsa, dünyayı sarmış sayıldı. En büyük şanssızlığımız meteliksiz yakalanmaktır. Sebep, savurganlık ve kara gün bilmemezliktir. Yeni yılda, sadece yağmur duası benzeri umutlanmaktır.
Yüce Yaradan, dua yerine doğayı korumamızı, deprem, salgın ve taşkınlara karşı da, aklımızı kullanmamızı istemektedir. Yani, 2020’deki ölümler yerine, 2021’in güldürmesini isterken, aklımızı kullanarak bilgilenip çalıştıktan sonra, dua etmektir.
01 Ocak 2021
Hüsnü ARSLAN