İzmir Depremi ve Tusunamisi

İzmir’in dağlarında bu kez çiçekler açmadı, maalesef her yanını deprem vurdu. 30 Ekim 2020 günü, Türkiye saati ile 14.51’de merkez üssü Ege Denizi, Seferihisar’ın 17,26 km açığında Mw 6,6 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Yetkililer, depremin Nazilli fayından olduğunu söylediler. Ama nereden olursa olsun deprem ülkemizin acı bir gerçeği ve halkımızın korkulu rüyasıdır. Milletimiz, bin yılı aşkın zamandan bu yana depremi yaşamış ama çare aramadan sadece Yaradan’a havale etmiştir.

Deprem yerin 16,5 km derinliğinden ve süresi 50-55 saniyedir. İzmir, Dikili ile Selçuk arası uzun kıyılarda yerleşimi olan 3. büyük kentimizdir. Sahil binaları daha gevşek zemindedir. Deprem şiddetinin 6,6 Mw olması ve binalarının çoğunlukla yenilenmiş olması, 20 civarında binanın yıkılması, 2.gün sonu gelen bilgilere göre 64 ölüm ve bin kadar yaralı ile kurtulmaya şükrediyor, tanrı beterinden saklasın diyoruz.

17 Ağustos 1999 Marmara depremi şiddeti de kayıpları da çok fazlaydı. İzmir depremi kayıpları ile kıyaslandığında şu sonuçları çıkarabiliriz; Önce depremler için mutlaka çare aramamız gerektiğini herkes anladı ve yapı projelerinde demir ile beton şartları değişti ama maliyet yüksekliği sebebi ile halk ve siyasiler göz ardı etti. Hiç olmazsa, bazı inşaatçılar insaflı olmaya çalıştı ama en çok da deprem konusundaki eğitim kurumları ve bu kurumlardaki hocalar, araştırmalarını hayli geliştirdiler.

Son deprem dolayısıyla televizyonda konuşan Prof. Dr. Ahmet Ercan Hocamızın ifade ettiği gerçekler çok ilginç idi. “Devlet dönüşüm diyor ama gerçekten gerekli konutları değil, müteahhitlerin rantlı yerlerde kalmasına izin veriyor. Ayrıca, yapı deneticileri sorumsuz ve bilgisizdir. Hiç birinde Jeoloji mühendisi yoktur. Bu yüzden depremler, ucuz konut sahibi yoksulları öldürüyor. Siz hiç depremde ölen zengin gördünüz mü? Deprem önlemi için tek çare devletin ve milletin yoksulluktan kurtulmasıdır.”dedi.

Evet, Ahmet Ercan Hoca çok haklı, zaten hepimiz dönüşüm yerlerinin ranta bağlı olduğunu görüyoruz. İstanbul bunun çok açık örneğidir. Levent de çok katlı ve pahalı binalar yapılıyor ama iki adım ötesindeki Gültepe’ye uğrayan yok. Beklenen İstanbul depremi olunca en çok yıkılacak yer Gültepe’dir. Kimin umurunda?

İzmir depremi oldu ve yönetimin bazı bakanları Bayraklı da yıkılan 20-30 binanın enkazına geldiler. Bu ilk bakışta güzel bir hareket ama neden daha önce yıkılacak yerlere uğramıyorlar? Ayrıca 8 yıl önce 301 madencini öldüğü Soma madencileri tazminatlarını alamayınca yaptığı eylemi bırakıp zor şartlarda kutarma çalışmalarına katıldılar. Devletin Bakanları 8 yıl önce onlara da gitmişti. Onlarda mağdur ve 8 yıldır neden haklarını verdirmediniz? Bayraklıya gelen bakanla madenci aynı olabilir mi?

Bu depremin bir özelliği daha var. Deprem merkezine en yakında olan Seferhisar ilçesi, taşan deniz suyunun altında kaldı. Bu yüzden pek çok mağdur oldu. Bakalım onlara ilgi gösterilecek mi? Yoksa 8 yıl onları da oyalayacaklar mı?

02 Kasım 2020

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s