Yaşam tarzlarını inanca dayamış insanlar, sıklıkla kavram kargaşaları ile boğuşurlar. Hıristiyanların, 225 yıl önce elimine ettikleri kilise baskılarını, Müslümanlar henüz anlayamadıkları gibi biat kavramına sarılarak, bilgi çağında ortaçağı yaşama inadını sürdürüyorlar. Olması gereken Amerika’yı yeniden keşfetmek değil, sadece 225 yıl önceki olaydan ders çıkarıp, laikliğin inanca karşı olmadığını görebilmektir.
Tarihimize bakalım, Asya’lıyız ama Avrupa’ya doğru gelmişiz. Göç eden bir toplum olduğumuz halde, daha sosyal olmuş ve buna bağlı olarak kadını ile erkeği birlikte yeni medeniyetler kurabilmişiz. Bizden binlerce yıl önce Ortadoğu ve Avrupa’da yerleşik insanlara rağmen devletlerini kurabilen bu tolum, 1200 yıldır hala burada ise tek nedeni, Türk olmanın gururu ile yaşamalarıdır.
Türklerin Anadolu ve Avrupa’da yaygın olarak var olduğu süre son 1200 yıl olduğu hepimizce bilinen bir husustur. Ama evveliyatı var mı, örneğin, Sümerler Türk mü? En ünlü “Sümerolog”lardan biri Sn. Muazzez İlmiye Çığ’a göre “Sümerler Türk tür ve Tarih Türkler ile başlar.”sözünü kaydetmemizde yarar olacaktır. Yani bu, Türklerin batıya olan göçü, 10 bin yıl öncesine uzandığını ve onlara “Ön Türkler” demişlerdir.
Bir asır önce kurulan ve rejimi ilk defa Cumhuriyet olan devletin adı “TC”, Türkiye Cumhuriyeti olmasında bu tarihi geçmişin rolü olduğu anlaşılıyor. Atatürk’ü sadece Harp Okulunda yetişmiş bir Asker olarak görenlerin, Cumhuriyet ile birlikte oluşan kurumlara dikkat etmesi gerekir. Türk Tarih Kurumu(TTK), Türk Dil Kurumu(TDK) ve Diyanet İşleri Başkanlığı, bunlar aynı zamanda cumhuriyetin ilk kurumlarıdır.
Bunlar öyle para kazanma sevdasındaki danışmanlar ile olacak iş değil, devlet kuran Liderin bizzat donanımlı olması ile düşünebileceği işlerdir. Lider, yetkili demektir. Eğer bilgisiz ve eğitim belgeleri şaibeli bir lider ise, böyle işlerin adamı olamaz. Bir insanın her şeyi bilmesi mümkün değildir ama danışmanlarının her önerisine onay vermeyecek kadar donanımlı olması zorunludur.
Konuyu Laiklik üzerinde toparlamaya çalışalım. Batı toplumu laikliği benimsedikten sonra pozitif bilim, kültür ve sanatta reformlar gerçekleştirmişler. Yine batı toplumu bu sayede devamlı artan hayat standardı hedeflemişlerdir. Onların başarılardaki tek sırrı, Papazı kiliseden, hahamı sinagogdan dışarı çıkmamasıdır. Atatürk ilkelerinden biri de laiklik ve laik eğitim düzeni olup değeri pekâlâ anlaşılmıştır.
Birkaç gün önce 12 yaşındaki bir kız çocuğunu istismar eden bir tarikatçı tutuklandı. Aslında Türkiye’de onlarca tarikat var ve bunlar arasında da bölüşüm savaşı var. Bu durum yeni oluşmadı ve arkalarında düşman güçler de var. Örneğin bir İngiliz lider “Türkleri savaşarak değil, din adamlarını elde ederek yenebilirsin.”demiş. Bir Yahudi Hahamı da, “Türkleri zayıflatmak için 27 tarikatı biz kurduk.”demiş.
İşte Atatürk, laiklik ilkesi düşüncesini gerçekleştirmek için önce tekke ve zaviyeleri kapatarak topluma en faydalı hizmeti vermiştir. Hala anayasadan tam silinmemiş olan bu ilkelere rağmen, bakanlıkları paylaşacak kadar ileri giden tarikat ve cematlere ön veren bencil siyasilerin zararını, tarihçiler mutlaka kaydedecektir.
10 Eylül 2020
Hüsnü ARSLAN