Dün 15 Temmuz idi, yani 15 Temmuz 2016 tarihindeki kanlı ve garip olayın 4.yılıydı. Daha önce yapmam gereken bu yorumu, olay hakkındaki söylemleri görebilmek için özellikle geciktirdim. Çünkü bu konudaki tartışmalar henüz bitmiş değildir. TBMM, soru işaretleri olmaksızın tartışmaları bitirememiştir. Bir başka açıdan, 1960 sonrası her on yılda bir karşılaşılan benzeri talihsiz günlere önce zafer, sonra ihanet denilmiş ama yine değişen bir şey olmamıştır.
Evet, 15 Temmuz 2016 resmen bir darbe girişimidir. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 ve 15 Temmuz 2016’ları darbe saymalıyız. FETÖ darbe girişimi tartışmalarını dört yıldır bitiremedik ama bu gün aynı iktidar darbeye karşı zafer demeye devam ediyor. Darbe ve muhtıraların kimi yönetime el koydu, kimi de ara dönemlere neden oldu. Ama açık bir gerçek var ki, tümünün suçluları sadece seçilmiş siyasi yönetimlerdir.
Birbiri ile çok yakın ilgisi olan 28 Şubat 1997 ve 15 Temmuz 2016 olaylarını ele alalım. 28 Şubatçıların asıl hedefi Erbakan değil, yakın olduğu tarikat ve cemaatler, özellikle düşmanca girişimleri ile söylemleri belli Fetullah Gülen’di. İlk defa 1. Partinin lideri olan Erbakan, sandık hesabı amaçlı girişimlerinin kurbanı oldu. Ömürlerinin sonuna gelen eski partilerden avantaj elde eden AKP de, cemaat ile yakınlığının sonuçlarını 17/25 Aralık 2013, 15 Temmuz 2016 girişimleri mağduru ve mağruru oluverdi.
Ülkemizdeki tüm darbelere bakıldığında asıl gücün dışarıdan olduğunu herkes gördü ve bu düşmanlar deşifre olduklarını kabullendiler. 1950’lerin DP’si, 1960 ile 70’lerin AP’si, 1980 ile 90’ların ANAP’ı 2003 ve sonrasının AKP’si, tavizleri az geldiği için sıkıntılar yaşamıştır. Nitekim 15 Temmuz 2016 akabinde gelen ABD yetkilileri ağıdan söylemese de, gözleri ile bu size son uyarımızdır demişlerdir. İşte siyasiler bu yüzden suçludur. Eğer koltuk sevdası yerine özverili olunsaydı kimse cesaret edemezlerdi.
O zaman asıl FETÖ’cüler kimdir? Vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışıp kalan Emniyet, Yargı ve Ordu mensuplarıdır. Yok, yok derler ya, milliyetçilikten yoksun, FETÖ ile PKK yapılanmasını görüpte gereğini yapmayan herkestir. Sırtını ABD’ye dayamış Ortadoğulu liderlerinin ve milletlerinin hali ortadadır. Neden Avrupalılar bu durumda değil? Çünkü onlar ilkeli ve özverili politika ile demokrasiye bağlıdırlar.
Ülkemizde demokrasi ve ekonomi kurallarına uyulmuyor. Demokratız dediğimizden bu yana vatan millet Sakarya ile süren avunma, şimdi vatan, ezan ve bayrak haline gelmiştir. Muska diyerek bilmediği yazıları boynuna asanlar, bayrağımızı ayaklar altına alan yandaşlar türemiştir. Tüketicinin 500 kuruşa yediği sebze, tarlada 50 kuruşa alınmaktadır. Üreten mutsuz, tüketen mutsuz, acaba bu on kat artıştan kimler mutlu oluyor bilen var mı?
16 Temmuz 2020
Hüsnü ARSLAN