Bu yılki Ramazan ayının son günlerini yaşarken, Diyanet’in hazırladığı ve Kocatepe Cami’sinden Diyanet Tv’nin canlı yayınladığı hutbe ile çok ilginç mesajlar verildi. Bu yıl, herkese açık, kapalı ve açık mekânlardaki, halkın parası ile halka veya kendilerini halkında üstünde gören zatı muhteremlerin Show’larına covid-19 engel oldu. Yine bu yıl, salgın krizi dolayısı ile halkın seçtiklerinin halka yardım etmesine, yardımı sen değil ben yapabilirim, yani halka yardım için dahi SEN ve BEN denildiği yıl oldu.
18 yıllık AKP iktidarında, bütçenin en büyük kalemi Diyanet İşleri Başkanlığı olmuş ve paraların tamamına yakını personel giderinde kullanılmıştır. Diyanet ile kıyasta en yakın kurum Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Çoğunlukla ikili eğitimle çalışan okullar, uzun vadede katma değer yaratır. Ama Diyanet sadece tüketir. Yani kimse de çıkıp, 150 bin kişilik bir kadro ile diyanetin sağladığı yarar şudur diyemez.
Atatürk ve arkadaşlarının Cumhuriyet ile birlikte oluşturdukları ilk kurum, Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Çünkü amaç, İslam dininin daha iyi anlaşılması ve Kur an’ında ezberlemek yerine, anlayarak yaşam kaynağı olmasıdır. Bu gün bu amaç saptırılmış, tarikatçıların yönlendirdiği, haram ve helal tanımı dahi, siyasiler talimatı ile yapıldığı, çoğu yandaş 150 bin kişinin barındırıldığı bir kurum olmuştur.
Bu hatada, gelmiş geçmiş tüm siyasiler paydaştır ama son 18 yıl ikiye katlamıştır. Diyanet girişimi ile yapılan dini külliyelere ödenekler olmuş ama en az yarısı ve yeni yapılan camilerin tamamı, Cuma’lardaki bağışlarla karşılanır. Üç bakanlık toplamı kadar olan bütçeyi, yani milletin parasının verimliliğini düşünmek ödev değil midir?
Diyanetin hazırladığı vaazlarda, ibadet ve yardımlarda Ramazan gibi devam etmeği ifade etmek güzeldir. Ama propaganda amaçlı iftarlarda, iyi niyet ile art niyetin iç içe olduğunu da görebilmek gerekir. Olanların, “Hak için kurban, küp için kavurma.”dan farkı olmadığını, vaazları okuyan hocaların bildiklerinden eminim.
Ülkemizde, son yıllarda arka arkaya uygulanan seçim ekonomi ve savurganlıklarının yarattığı ekonomik bozulmaya, corono krizi de eklenince, halk perişanlığa düşmüştür. Bu yüzden hala içimizdeki Suriyelileri konuşamıyorsak nedeni, her kesim kendi derdi ile uğraşıyor olmasıdır. Çünkü bu gün, pek çok aile Suriyeli durumundadır.
Salgın sıkıntıyı artırmıştır ama yarattığı gündem değişikliği ile 18 yıllık iktidarın hata ve başarısızlığını örtbas etmeğe yaramıştır. Bu fırsat yakalamış iktidar ve kırk harami ortağı yine erken seçim sinyalleri vermektedir. Yine taktik aynı, uydurma komplolar, ucuz kahramanlıklar ve tehditlerdir. Bunca sıkıntıya rağmen yine özveri yok ve koltuk hırsına devam, Ramazan gibi yaşamak böyle mi olur?
Anlayın artık, sadece bu dünya değil, bir de öbür dünya var diyorsunuz. Buda ancak özveri ile olur ama nerede, öbür dünyaya inanmış olsanız azıcık özverili olur ve şu an %25 olan işsizliğin, normale dönerken %50 ulaşacağını görün.
Umutsuzluk içinde girdiğimiz Ramazan Bayramınız Kutlu Olsun.
23.05.2020
Hüsnü ARSLAN