Bir zamanlar “Kelin ilacı olsa önce kendi başına sürer.”deyimi çok sık kullanılırdı. Kellik bitmedi ama daha beter olanlar, bu deyimi unutturdular. Bunlar, Allah ile toplumu aldatan felaket tellalları, deprem savarlar, yanmaz kefenciler ve dünyayı dua ile değiştirmek isteyenlerdir. Bunlar, dünyanın en küçük canlısından korkup kaçacak delik arayanlardır. Ne oldu, neden sustunuz? Yemedi değil mi? Hâsılı, takke düştü keliniz göründü, sanırım vücudunuzu da uyuz sarmıştır.
Evet, bu beyin fukaralarını ortaya çıkarmamız gerekiyor. Şimdi onlar korkup sindiler, coronavirüs yayılması durunca ayranları kabarıp, virüse veryansın edecekler.
Elazığ depremi oldu, halk kışın ayazında ve hala çadırdalar. Mecburlar, çünkü evleri bir kez daha sallansa yıkılacak durumdadır. Uyarmıştık diyen deprem uzmanları, başka yerlerdeki tehlikeleri sıraladılar. Tam o sıralarda, Maraşlı bir beyin fukarası, “Korkmayın, depremi uyardım, ben ölmeden buraya gelmeyecek.”dedi. Sanırım o adam depremi tanıyor ama virüsü tanıyamamış.
17 Ağustos 1999 Gölcük depremi için atıp tutan bir diğeri de, son zamanlarda yanmaz kefen satıp köşeyi dönmeye çalışıyordu. Ne hikmetse, anlı şanlı yönetenlerimiz de ziyaretlerine gidip onları onurlandırıyor. Ziyaret edilen birde fesli adam vardı, şanslıymış, virüs ona erişemeden o cennetin kapısını aralayıp sıvışmayı başarmış.
Gidenler gitti, kalan pek çok ejder yavrusu, diyanette tuttukları köşelerde şimdilik saklanıp virüsün hız kesmesini bekliyorlar. Kuruluştaki diyanet’in amacı İslamiyeti hurafeden kurtarmak, dinin topluma katkısını artırmaktır. Oluşan durum ise, devlet bütçesinin en büyük tüketim yeri ve verimsizliğin sembolüdür.
Birde siyaset var, hani halka hizmet için yarışılan kutsal alan, hem de ne kutsal, amaç hizmet mi, yoksa ganimet mi? Bence, dünde, bu günde ganimetler için hakaretlerin yağdırıldığı alan olmuş ve gelenler gidenleri aratmıştır. Ne varsa satan en sondakiler, devleti kuran en baştakilere hakaretler yağdırıp, koltuğunda oturmayı başarıyor. Çok gariptir ki, her şey kötüye gitse de, bilen gelsin yapsın diyebilen çıkmıyor.
Asıl kutsallık çalışmak, üretmek ve bu uğurda yararlı olmaktır. Sadece ibadet etmeyi kutsal saymanın anlamı olmadığı gibi yüce Yaradan’ın da ihtiyacı yoktur. Coronavirüs tedbirleri kapsamında birçok hizmet alanı kapatıldı, en yaygınları camilerdir. Mesela, 2.dünya savaşı sırasında kapatılan camileri karalama aracı yaparak koltuklarında kalan sözde demokratlar, acaba hatalarını anlamışlar mıdır?
Günümüz, coronavirüs ile mücadele günüdür. Ölenlerin dünyadaki toplamı on beş bini aştı ama böyle bir felaketin sebepleri henüz tam bilinmiyor. Bazı iddialar var ama hiç biri üzerinde hüküm oluşmamıştır. İpuçlarını değerlendirmeği umuyor ve virüs ile mücadelede emek verenlere teşekkür ediyoruz.
24.03.2020
Hüsnü ARSLAN