FETÖ Yaygarası

Bu günlerin en çok tartışılan konusu, FETÖ nün siyasi ayağı nerede ve kimlerdir. Aslında ekonomik kriz ve arap saçına dönmüş dış politika konuşulması yerine, on sekiz yıllık siyasi iktidarın tek başarısı algı politikası malzemesi olarak kullanılan FETÖ, İstanbul Kanalı, Atatürk’ün İş Bankası Hisseleri öne çıkarılıp diğerlerinin arka plana atılması ve muhalefetin de bu ucuzluğa atlaması işlerine geliyor.

Madem FETÖ konuşuluyor, bir zamanlar bu konuyu en güzel ve kısa tanımlayan Sn. Meral Akşener’in şu ifadesini kaydedelim. “Atatürk’e hocaları astı diyenler, şimdi F. Gülen’i asmak istiyor. Demek ki neymiş, Atatürk böyle kansız vatan haini hocaları asmış. Atatürk zamanında hoca görünümlü İngiliz uşakları, FETÖ ise hoca görünen ABD uşağıdır. Aradaki tek fark ise Atatürk’ü kandıramamışlardır.”

On sekiz yıl ve bu uzun zamanın ilk on yılı FETÖ ile sarmaş dolaş, başta ordusu ile diğer önemli kurum ve kişilerine birlikte kumpas kuran bir iktidardan söz ediyoruz. Bu kadim dostluğun, 17/25 Aralık 2013 ihaneti sonrası tüm olanları hala hafızalarda iken, bilmezden gelinmek bile Sn. Akşener’i doğrular. Dolayısıyla, ortada böyle açık bir olayın paravan kullanma hatası ile politika yapılması vardır.

 Evet, gelinen noktada, hatalı dış politika ile yanlış yönetilme sonuçlarına dayanan bir çok sıkıntılar vardır. Beceriksizliği kanıtlanmış ve özverisiz olan bu iktidar, inatla ben varsam ülkede olacak mantığı ile hareket ediyor. Bu kötü sonuca yardım eden fanatik taraftarlar, kendilerine seksen milyon nüfusu da ortak etmektedirler. Bu kapsamdaki beklentimiz, sadece insanların aklıselim çoğunluğa erişmesidir.

Bu ülkenin yakın geçmişindeki yönetimine hâkim olanların kontrolü, içten çökertmek için birleşmiş iç ve dış düşmanlardadır. İkinci dünya savaşı sonrasında demokrasi diyerek giren dış düşmanlar, giderek hortlatılan iç düşmanlar ile bağımsızlık ilkemizi baltalamışlardır. Sonra darbeler, terör ve ihanetler ile önce açık pazar, arkasından Ortadoğu bataklığı ve yönetimlerin zaaflarıyla çaresizlik(Bekaa) şartları oluşmuştur.

On sekiz yıl önce doğalgaz ve petrol dışında kendine yeten ekonomi, bu gün %80 dışa bağımlı oldu. %8 olan işsizlik oranı, %20’ye, asgari ücretlinin, tüm çalışanlara oranı da  %20 den %43’e dayandı. Daha pek çok karşılaştırmalar yapılabilir ve bunların tamamı iktidarın ülkeyi kötü yönettiğinin kanıtı olur.

Bunca savunma giderleri kolay karşılanmıyor deniliyor. Bu ülkenin savunma giderleri yeni bir kalem değil, evvel ezeli çoktur. Yeni olan, saltanat, savurganlık ve liyakatsizlik tir. Deprem vergisine hesap vermemek, birilerine çok yerden maaş ödeyip sebebini açıklamamak, beş milyon sığınmacıyı neden beslediğini bilmemek, tüketime evet, üretme hayır şeklinde düşünmek,  kötü yönetim değil midir?

Verilecek en güzel karar, ben başaramadım, kendine güvenen gelsin diyebilen özverili politikacı olmaktır. Eğer AB üyesi olmak istiyorsak ilk yapacağımız iş, ben değil, biz demeği öğrenmektir. Bunu bilmeyen iktidar da, muhalefet de kendini sıfırlamalıdır.

19.02.2020

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s