Bu gün anlatacaklarımı, geçtiğimiz yılın sonundaki yani 31.12.2018 tarihli “Deneyim” başlıklı yazımın devamı olarak görmenizi rica ediyorum. Çünkü yıl, insanların yaşam süresi içinde önemli bir zaman dilimidir. “Ömür dediğin nedir?”sorusuna kısa yanıt, “Daldaki bir kuru yapraktır.”oluşuna içtenlikle katılıyorum. Dal yaşadıkça, yaprağının her yıl yenilenen yaşam serüvenini dikkate alarak, durum değerlendirmesi yapılması gerektiğine de inanıyorum.
Çoğu kişi bir diğerine, akşam yatağına yatıp uyumadan önce günün muhakemesini yapmasını önerir. Müslümanlar Camii de Cuma, Museviler Sinagog da Cumartesi ve Hıristiyanlar da Kilise de Pazar günleri haftalık durum değerlendirmesi yaparlar. Ticari ve sanayi kuruluşları hatta aileler, aylık değerlendirme yaptığına göre, yıllık durum değerlendirme yapılmasının herkes için önemi anlaşılmış oluyor.
Bir yıl önceki “Deneyim”, 27.01.2009 tarihinde “Hayata Dair” diyerek başlayıp süren 874. yazımdır. Yazmak konusunda hiçbir zaman iddialı olmadım. Ama her yazdığım yazıya, bir öncekine göre daha iyiye doğru ivme kazandırmak için çaba harcadım. 45 yılı bulan toplam çalışma hayatımda, devamlı daha verimli olmaya çalışmıştım. Belki daha çok yoruldum ama şimdi geriye baktığım zaman, vicdani huzurumu yaşıyorum.
İvme, fizik bilimi içinde hareket hızının zamana bağlı artışını gösteren terimi, sosyal alandaki gelişmenin anlamı ve üretimde, hizmette verimliliğin faktörüdür. Ayrıca, toplumsal gelişimin itici gücü olup oluşumunu sağlayan görevlinin donanımı, bilgisi, yani liyakatidir. Devleti yönetenler, toplumsal gelişmenin sahibidirler ama liyakatsiz olduklarında başaramazlar.
“Her toplum kendine layık kişilerle yönetilir.”,sözü tümüyle gerçekçidir. Çünkü doğru seçim yapamayan bir toplum, seçtiklerine katlanmak zorundadır. Bu gerçekler bizlere “Tencere yuvarlanıp kapağını bulmuş” sözümüzü anımsatıyor. Son 18 yılın iktidarı AKP’yi seçen halkın, şimdi parasızlıktan, işsizlikten, yani geçim sıkıntısından şikâyet etme hakkı yoktur. Çünkü “Kendim ettim kendim buldum.”sözü gibi olunmuştur.
Bu hale nasıl geldik? Devletin çalışma alanları yandaş bahçesi, yönetenler, saray ve saltanat düşkünü oldu. Her yer sayısız ve lüks makam araçları ile doldu. İşsiz sayısı toplamı sekiz milyon oldu. Bunlara hesap sormak dahi yasak oldu. Hal böyle iken, enflasyon ile kendi maaşları %25 arttı ve asgari ücretin artışı %5 de kaldı. Asgari ücreti belirleyen bakan ise, Avrupa’nın en iyisi diyerek aklımız ile alay etti.
Evet, ülkenin geldiği durum ortada, 50 milyon $ bulamadığı için Tank-Palet işletmesi devredilir ama 50 miyar $ ile kanal yapmaya çalışılır. Daha kötüsü, en az 50 milyar $ sığınmacı masrafından gururlanılır ama halkımız açlık sınırı altında kalır. Bu olanlara bakınca, siyasileri eleştirmek değil, eleştirmemek ayıp olur. Yarın akşam 2019 yılı bitiyor. Acaba, 2020 yılı için birebirimize nasıl mutluluk dileyeceğiz, bilen var mı?
30.12.2019
Hüsnü ARSLAN