Her Canlının, doğanın ve doğayı oluşturan yüce Tanrı’nın belirlediği sürede yaşayıp sonra yok olduğunu görüyoruz. Aslında doğanın canlıları kadar cansızları da var. Ama yok olduğunu gördüğümüz canlılar, daha çok sayıda yenileri ile çoğalıyorlar. İnsan, sayısız canlılar içinde düşünebilen bir türüdür. Yaklaşık on yıldan beri, hobi olarak hayata dair görüşlerimi yazıyorum. Amacım, avare kaldığım emeklilikte ömür törpüsü olacağını sandığım zamanı, yararlı hale getirmektir.
İnsan canlıların en özelidir, çünkü amaçları, duyguları, üzüntü ve mutlulukları vardır. En önemlisi ailedeki mutluluktur. Anneler, babalar, çocuklar ve torunlar arasındaki sevgi, saygı ve bağlılık, mutluluğun en güzelidir. Tam burada, beni çok mutlu eden bir anımı eklemek istiyorum. Girişte sözünü ettiğim yazılarımın toplamı, A/4 ebadında 970 sayfa olmuştur. Çocuklarım ve torunlarım bunarı kitap haline getirmeği önerdiler ama iddialı olmadığım için olmaz demiştim. Buna rağmen 103 yazı ve çok değerli kısa mesajları ile bir kitapçık oluşturup sürpriz yaptılar. Bundan güzel mutluluk olur mu?
Mutluluğun temelinde sevgi, saygı ve dayanışmalar vardır. İnsanlar en küçüğü aile olan topluluklar halinde yaşarlar. En büyüğü ise, sınırları olan bir alanda (vatan) yaşayan millettir. Aile için evi ne kadar kutsal ise, millet için de vatanı kutsaldır. Aile veya millet, eğer mutlu olmak istiyorsa, bencilliğini yok edip dayanışması gerekir. Ne yazık ki, insanlığın doğasında fazlasıyla var olan bencillik, kapris ve ihtiras, doğrudan mutlulukları engeller. Dolayısıyla bayramlarda, yeni yıl başlangıcı ve yaş günlerindeki mutluluk dileklerimiz anlamsız hatta sahte oluverir.
Canlıların tümü topluluklar halindedir. İnsanları, hayvanları ve bitkileri tek başına göremeyiz. Buradan çıkan sonuç, yani toplu olmanın amacı, canlının sevgi ve mutluk yanında korunmaya ihtiyacı oluşudur. Ailelerin evi, milletlerin vatanı, aynı zamanda korunulan yerlerdir. Hayvanlar yaşamlarını güvende hissetmeyince, üremelerinin azaldığını belgesellerden biliyoruz.
Hayvanlar ya birbirlerini ya da bitkileri yerler ve avlayarak nesil tüketen olmazlar. Eğer nesil tükenmesi oluyorsa bu, mutlaka insanların bencilliğine bağlıdır. Bencillik, aynı ülke milletinin veya farklı milletlerin birbiriyle kavgası, çatışması ve savaşması demektir. Bu yüzen demokrasi, adalet ve hukuk kavramları çok gerekli ve önemlidir.
Demokrat olamamış toplumların yetkilileri, hırs ve doyumsuzlukla her şeye sahip olmak ister. Bu şekilde hak ve adalet kenara itilir, rant için gasp uygulaması başlar. Bazı arkadaşlarım, hayata dair diyorsun ama siyaseti eleştiriyorsun diyorlar. Evet, siyasette pekâlâ hayata dair bir konudur. Ama bizdeki, çok açık çıkar kavgasıdır.
Bakın, halkımız ekonomik sıkıntılar ile boğuşuyor. Siyasetçilerimiz ise en büyük yatırım projesi üzerinde boğuşuyor. Bunun nedeni doyumsuzluğa ulaşmış bencillik ile çıkarlara sahip olmak ve sıkıntıları örtbas etmek için gündem değiştirme imkânı elde edip, koltuklarını korumaktır. Siyasilerimiz, kesinlikle bencilliklerinin esiridir. Yani siyaset ve demokrasi, sadece çıkarlarının aracıdır.
26.12.2019
Hüsnü ARSLAN