Laik Demokrasi

Son günlerin tartışmalı konusu Demokrasimiz hakkında bir seri görüşlerim oldu. Demokrasi ile eşdeğer olan Laiklik kavramı TC anayasasına 1937 yılında girmiş ve bu güne kadarki mer’i anayasalarımızda varlığını korumuştur. Peki, demokrasi için laiklik gereklimidir? Yanıt, Laikliği kabul etmemiş tüm ülkelerde demokrasi yoktur ama konumuzun detaylarında, Demokrasi içinde laikliğin gereğini anlatacağım.

Laiklik nedir? Laiklik, inançların etkilerini devlet yönetiminden uzak tutulmasıdır… Çünkü bir devlet içinde yaşayanların tümü, aynı din ve mezhepten olmaları mümkün değildir. Bu, tarih boyu hiç görülmemiştir. Ülkemizdeki Diyanet İşleri Başkanlığı, üç bakanlığın toplamı kadar bütçeyi, tüm etnik guruplardan alarak kullanmasını biliyor ama Hanefi mezhebi mensubu dışındakilere hizmet vermiyor ve lüzumsuz hatta düşman gibi görüyor. Bu düşünceye demokrat demek mümkün mü?

Bu sadece bir İslami kurumun farkı da değildir. Hıristiyanlardaki kilise baskısı, kendi mezhep farkları arası çatışmalar, 1789 yılında başlayıp on yıl süren kiliselere karşı direniş ile bastırılmıştır. Avrupalılar o olaydan sonra sanat ve teknolojinin önünü açabilmiş, Rönesans ve Reformlarını yapabilmiş, hatta Osmanlıya karşı hamleleri gerçekleştirmiştir. Dünyada laikliğin kazanımı 1789/1799 arası, yani 1795’tir.

Biz Ortadoğu ve İslam ülkesi olduğumuza göre, iki örnek ile devam etmek istiyorum. İlki, Suudi Arabistan. Rejim Şerri Krallık. Durum açık, demokrasi olması imkânsızdır. İkincisi, İran. Rejim Şii İslam Cumhuriyeti. Seçim yapılıyor, demokrasi olması gerekir ama din baskısı olduğu açık, yani demokrasi olması yine imkânsızdır.

Biraz da, din baskısı, inancın devlet yönetiminden uzak tutulması görüşlerine açıklık getirmek istiyorum. Laik toplumların eğitimi, pozitif ağırlıklı, yani onlar, uygulanan bilimleri sorgulayarak öğrenirler. İnanç ağırlıklı eğitimde, sorgulanmaz ezberlenir, uygulanmaz kabullenilir. Hiç bilen ile bilmeyen bir olur mu? Ama ezberleyen bilen değildir. Çünkü bu gün kullandığımız her teknolojik ürün bilenlerin eseridir.

Laik olmayan toplumda demokrasinin olmayışını, buraya kadar epeyce anlattığımı sanıyorum. Şimdi de, sadece İslam toplumlarına göre durumu değerlendirelim. Ülkemiz 85 yıl önce Laiklik kabullenilmiş ama hala kabullenmeyen bir güruh vardır. Aslında Laikliğe engel olan din değil, din yoluyla çalışmadan zıkkımlanan tarikat ve cemaatlerdir. Çünkü onlar çalışan köleleri sayesinde çalışmadan yaşayan asalaklardır.

Cumhuriyeti kuranlar bu durumu biliyordu. Engeli aşabilmek için onlarca kelle götürmüşlerdir. Gerekliymiş, çünkü bu ülke yüzbinlerce vatan evladını şehit vererek kurtulmuştur. Bizler Örnek Demokrasi derken, köle devleti hayal eden yaratıklar ve sandık çıkarı için onları koruyanlar, eninde sonunda eşekler gibi çalışacaklardır. Özellikle o tabiri kullanıyorum, çünkü çalışmak istemeyenlere söylenmesi gerekiyor.

20.12.2019

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s