Hak Verilmez Alınır

Eskiden parola mühim olan insanlıktı, şimdi para oldu. Paranın kıymeti için aslanın ağzında derdik, şimdi midesine indi. Milli gelir arttı diyoruz ama millileşenler azaldı. İş başvuruları bireyseldi, şimdi yandaşlık oldu. Hak verilmez alınır’dan hedef liyakat, artık verende alanda sendikalardır. Son iki yazımda sendikalar hakkında yazmıştım. Bu yazımda beklentimizi, buna rağmen sendikalarda gördüklerimizi anlatacağım. 45 yıl emeği ile sonrasında da emekleyerek yaşamaya devam eden bir aile sorumlusu olarak, bu önemli ve hassas konu hakkında düşünce özgürlüğümü kullanacağım.

Evet, dünyanın her yerinde sendikalar üyelerinin haklarını savunup, onlara daha rahat yaşam kazandırmaya çalışır. Bunu yapabilmek içinde üyelerinden sürekli olarak aidatlar alır ve kurumlarının güçlü olmasını sağlar. Bir sendikanın en büyük gücü, kasasında birikmiş parasıdır. Bu güç, grev veya boykot halinde üyelerin direnme gücünü artırır. İşveren sendikaları para imkânları iyi olduğunda sonraki açıklamalar, işçi ya da işalan sendikalarına yönelik olacaktır.

Memur sendikalarının durumunu çok iyi bilmiyorum. Görünüşünde bölünmüşlük hâkimdir. İlgisizleri çok ama uyanıkları da az değil. Daha bilinçli bir toplum olarak örnek sendikacılar olmak yerine, siyasetçilerin bencilliğine kapılıp, sarı sendikacı dahi olamamışlar. Devlet babalığının azaldığını görmüşler ve işçilere göre elli yıl sonra sendikalı olmanın avantajı ile hak alan sendikalar değildir. Kusura bakmasınlar, benim uzaktan görebildiğim durum böyledir.

Cumhuriyet döneminin ilk sendikası Türk-İş,1952 yılında kurulup, 1961 anayasası imkânları ile gelişmiştir. Bu arada tüm sendikaların unutmaması gereken, 1961 anayasası ve ilk uygulamacı Başbakan İsmet İnönü(Paşamız) ve Çalışma Bakanı Bülent Ecevit oluşudur. Buna rağmen çok geçmeden bölünmeler olmuş farklı federasyon ve konfederasyonlar oluşmuş, DİSK ve KAK-İŞ doğmuştur.

Bizim gelişememiş kültürümüz çoğulculuğu bölünüp çoğalma sanmamızdır. Bir kerede şöyle düşünelim;  Tam demokrat anlayışla tek konfederasyon, örneğin, Türk-İş çatısı altında, meslek federasyonu adı ile toplanmış tüm sendikalar, herkesin açık takibinde olarak para ile dolu kasalar, konusunda uzmanlığı kanıtlı kadrolar ile oturulan ama fırsatçı değil gerçekçi olunan pazarlık masaları, ne güzel değil mi?

Peki, bizim sendikalarımız neler yaptı? Önce bölündü parçalandı. Sonra yandaş delegeler ile başaran değil, ömür boyu ve doyumsuz Başkanlar seçildi(Aynen siyasi partiler gibi). Biriken paralar tatil sahillerinde tesislere yatırıldı(Bu iyi olabilir ama üyelerin ne kadarı buralara gidiyor. Çoğu yol parasını bulamıyor.). Sözleşmelerden grev kararı çıkarsa, grevciye destek olacak para var mı? Destek olunmuşsa biri çıksın açıklasın.

Buna rağmen İLO üyesi ama yerel uygulamada sarı sendikalar, ne hazin sonuç değil mi? Bu sendikaları darbeciler ve her dönemdeki devlet yöneticileri dahi istismar etti. En açık örneği, Anayasa Mahkemesi binası ve AKP öncesinin SSK Hastaneleridir.

22.08.2019

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s